Bayram tatilinden önce yazdığım son yazı şu cümleyle bitiyordu:
“Türkiye Erbil’e çok daha yakın olmalı.”
Dün gördüğüm fotoğraf, bu ihtiyacı çarpıcı bir şekilde kanıtladı:
ABD Savunma Bakanı Yardımcısı Elissa Slotkin ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Savunma Bakanı Kerim Sincari, ‘askeri işbirliği protokolü’nü imzalıyor, IKYB Başkanı Mesut Barzani de arkalarında onları izliyordu.
Artık Peşmerge’nin maaşını ABD ödeyecek.
Çünkü Barzani’nin iki ana gelir kaynağından biri Irak merkezi bütçesindeki pay, ancak Bağdat ödemiyor.
İkinci kaynak petrol. Ancak petrol fiyatı 50 doların altına düştüğünden beri geliri maaşlara yetmiyor.
***
Türkiye, mali kriz yaşayan Barzani yönetimine Kerkük-Yumurtalık boru hattını açarak büyük destek olmuştu.
Bugün Peşmerge’nin maaşını ödeyen ABD, o gün Barzani’nin Kuzey Irak petrolünü Türkiye üzerinden satmasını engellemeye çalışmıştı. Anlaşmayı imzalamaya giden dönemin Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın uçağına Erbil’e iniş izni verilmedi, uçak geri döndü.
Buna rağmen Türkiye ısrar etti, Barzani ABD’ye direndi, anlaşma imzalandı.
Bu kez ilk petrolün yüklendiği tankerler varış limanlarına sokulmadı, okyanusta bekletildi.
Ama ısrar sonuç verdi, ABD’nin engeli kırıldı.
Birkaç yıldır Türkiye, Yumurtalık’tan satılan petrolden taşıma ücretini alıyor, ana paradan Erbil’in hakkını Erbil’e, Bağdat’ın hakkını Bağdat’a ödüyor.
Bütün işlemler Halkbank üzerinden, uluslararası bankacılık sisteminin içinde şeffaf bir şekilde yapılıyor.
Ancak petrol fiyatı düşünce bu da Erbil’i kurtarmadı.
Ve Barzani, üzerinde ‘Maaşa bakış’ manşeti atılacak o fotoğrafa muhtaç oldu.
O fotoğraftaki imzanın değeri 415 milyon dolar!
İstanbul’da son 10 yılda yüzlercesi yükselen rezidans kulelerinden birinin ‘yarısı’ değerinde!..
15 yıl öncesine kadar Türkiye’nin IMF ile attığı imzaları hatırlatmıyor mu?
***
Türkiye, Kuzey Irak halkının da yönetiminin de en yakın dostu olarak son 10 yılda siyasi, askeri, istihbari, ticari işbirliğini de tüm zamanların en ileri noktasına çıkardı.
Hem insani, İslami ve tarihi olarak, hem de ekonomik ve siyasi ‘ihtiyaç’ olarak zaten böyle olmalıydı.
Sadece petrol taşıma anlaşması bile Türkiye’nin Kuzey Irak halkı ve yönetimine verdiği ehemmiyet için yeterli kanıt.
Ancak bu fotoğraf Ankara’ya bas bas bağırıyor:
“Yetmez!..”
Ankara’nın yaptıkları, 10-15 yıl önceki Türkiye’ye göre büyük işler.
Ama bakın ‘elin oğlu’ neler yapıyor:
- Kuzey Irak’tan son 5 yılda 5 bin 500 lisans ve yüksek lisans öğrencisi yurt dışına eğitime gönderildi. Bunların yüzde 80’ini ABD ve İngiltere, kalanın büyük bölümünü Fransa aldı. Türkiye’de okuyan Kuzey Iraklı öğrenci sayısı ise 200!..
- Kuzey Irak’taki 4 önemli TV kanalının çalışanları BBC ve France 24 tarafından eğitildi.
- Fransa, Osmanlı mirası Erbil Kalesi’nin içindeki bir binayı restore ederek ‘Fransız Kültür Merkezi’ haline getirdi.
- İran, Kerkük’te ‘İmam Humeyni Kültür Merkezi’ açtı. Erbil, Süleymaniye’de de var.
- Suriye’de DAEŞ’ten kaçan ve PKK/PYD/YPG’nin zorla Kuzey Irak’a göç ettirdiği mülteciler için kampları Türkiye yaptı. Ama oraları yöneten ekibi İran eğitti!
- Kuzey Irak’ın ‘gelecek nesillerini yetiştiren’ 48 kolej var ve bunların 31’i hala paralel yapının yönetiminde! Üstelik, Barzani yönetiminin “Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı bize yönetici, eğitimci göndersin, buraların ekibini değiştirelim” demesine rağmen!
***
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, en gidilmedik yerleri dolaşıp “ticaretimizi arttıralım, gençlerinizi eğitelim, kültürel kurumlarımızı karşılıklı olarak açalım, bakanlıklarınıza, askerinize, polisinize, belediyelerinize danışmanlık yapalım, bir ihtiyacınız olduğunda önce bizi arayın” dediğinin; “Paralel Yapı size de tehdit, okullarını elinize alın, gerekiyorsa biz eğitimci gönderelim” diye uyardığının tanığıyım.
‘Maarif Vakfı Kanunu’ bunun için TBMM’ye geldi, kanunlaştı.
Hükümet, bakanlıklar, TSK, MİT, TİKA, AFAD, Kızılay, Yunus Emre Enstitüleri, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı destansı işlere imza atıyor.
Fakat...
Avrupa Futbol Şampiyonası’nda izledik;
Bazı takımlar iyi oynadı ama maçları gol atanlar kazandı.
Erbil’deki fotoğrafta filelere giden bir top var.
Barzani’nin kendi petrolünden para kazanmasını engellemeye çalışan ABD, Peşmerge’nin maaşını ‘bedava’ ödemez.
Öyle olsa bu ‘iyiliği’, kontrolündeki Bağdat’a bütçe payını ödeterek de yapabilirdi.
Daha önemlisi;
PYD/YPG’yi de ‘aynı el’ besliyorsa, bunun bedelini Barzani tek başına ödemeyecek demektir.
Sahada boşluk bırakmaya gelmiyor.
İyi tarafı, turnuva henüz bitmedi.