Çarşamba günü Türkiye’nin Patriot füze isteği NATO’ya resmen ulaştığında, Şam rejiminin MİG uçakları da başkentin dış semtlerini bombalıyordu. Şam kırsalında direnişçilerin elinde olan Daraya mahallesini -temizlemek- için rejimin tek çaresi, savaş uçakları. Bombardımanda Rus malı uçakların kullanılması, tarihin ve coğrafyanın bir cilvesi. O uçakların kuzeye fazla yaklaşmasını da ABD yapımı Patriot füzeleri önleyecek.
Salı günü aktarmıştık: ABD’li Senatörler Türkiye’ye füze konmasını ve Suriye’nin kuzeyinde Uçuşa Yasak Bölge oluşturmasını istiyorlardı. Senatörler -Yönetim- demek değil. İcracı taraf olan Yönetim, yani Beyaz Saray ve Savunma Bakanlığı, NATO kapsamında Türkiye’ye Patriot yerleştirilmesini desteklediler. Bu konuda ABD’nin Türkiye’den yana ağırlık koyması, NATO’nun seri biçimde ortak karar alma sürecini başlattı. Ve evet -Uçuşa Yasak Bölge- için BM Güvenlik Konseyi kararına gerek var...
Bu aşamada NATO’nun Türkiye’nin talebine hemen olumlu yanıt vermesi ve ittifak içinde çatlak ses çıkmadan sürecin başlaması, NATO ve Türkiye açısından olumlu. Tabii ki bu noktaya gelinceye dek perde arkasında sınırsız ikna ve lobi çalışması yapıldı. Ve ancak oybirliği ile kararın çıkacağı anlaşılınca Patriot konusu resmi sürece getirildi.
Burada Almanya ve Hollanda’nın Patriot sahibi ülke olarak tavrı önemli. İki ülke de kararı şimdi kendi meclislerinden geçirecekler. Almanya’dan iki, Hollanda’dan bir batarya bekleniyor. Konunun iki hükümet için başağrısı ve kriz yaratmadan meclislerden geçmesi önemli. Ve bu süreçte meclisleri ve kamuoylarını tatmin için hem NATO Genel Sekreteri hem de iki hükümet -Bataryalar savunma için, Uçuşa Yasak Bölge yok- diye duyurdular. NATO kapsamında ve müttefikimiz Türkiye’ye destek için oradayız, çatışmaya girmek için değil- demekteler. Bu arada iki hükümetin, meclislerden bu kararı geçireceklerine ve iç siyasi kriz çıkmayacağına inandıkları için Türkiye’nin talebine olumlu yanıt verdiğini vurgulamak gerekir.
Bataryaların yollanması, kuşkusuz Hollanda ve Almanya kamuoylarını bundan sonra da ilgilendirecek. İki ülke kamuoyunda ve meclislerde -Suriye iç savaşına sürüklenmeyelim- kaygısı dile getirildi. Almanya’nın Libya harekatına katılmadığını da burada hatırlamak gerekir. Muhalefet zaten -Suriye’den Türkiye’ye füze ya da uçakla saldırı risk yok- demeye başladı. Almanya’da bu hafta yapılan bir anket, -Suriye’ye karşı her türlü Alman askeri konuşlanmasına karşı çıkanların oranını yüzde 58 olarak veriyor. Destekleyenler ise yüzde 31.
Türkiye açısından, propagandası gerçek gücünden fazla olan -Suriye hava ve füze- riskinin Patriot bataryalarıyla nötr hale getirilmesi önemli. NATO’nun desteği de önemli. Ancak bu bataryalar, daha küçük silahlarla saldırıları önlemez. Öte yanda, Türkiye sınırından başlayıp Suriye’nin kuzeyinde 100 km derinliğe uzanan batarya menzilinden Şam uçaklarının uzak duracağını düşünebiliriz. Evet bu bataryalar Uçuşa Yasak Bölge kurmaya çalışmayacak. Ancak bir füze bataryasının ilk önceliği, kendi kendisini korumaktır. Batarya kendisine yönelik tehdit gördüğü zaman -Ciddi misiniz, Bize mi saldırıyorsunuz ?- diye sormaz ya da BM Güvenlik Konseyi’ne telefon edip izin almaz. Şam’ın bu bataryaların angajman kurallarını test etmeye kalkmayacağı umuluyor.