Bir, Amerikan-İngiliz ittifakı patentli darbe girişimi yaşadık. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin helal süt emmiş vatan evlatları, 26 Ağustos 1922’de Kocatepe’de toplanmış, Gazi Mustafa Kemal’in “ileri!” emrini bekleyen dedeleri gibi, emperyalizmin bu saldırısını, milletle omuz omuza püskürttüler.
TSK’nın açıklamasında, sokağa inerek darbeye geçit vermeyen millet için söylenen şu sözler, tarihi önemdedir: Darbe girişimi başladıktan hemen sonra olayı duyan kadirşinas halkımız kendi bağrından çıkmış olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerçek evlatlarını korumak ve demokratik hukuk sistemimize vurulacak darbeyi engellemek maksadıyla sokaklara çıkmış ve bu hainlere gereken en güzel ve en büyük dersi vermiştir. Yapılan hain girişimin engellenmesindeki en büyük rol yüce milletimizindir.
Millet büyüktür. Yalnız demokrasisine değil, milleti için var olduğunu gösteren ordusunun “milli gücüne” de sahip çıkmış, emperyalist komplonun püskürtülmesinde tıpkı, Kurtuluş Savaşı yıllarında olduğu gibi duvar örmüştür.
Putin aradı, Obama nerede?
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin darbe sonrasında Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu’nu 3 kez arayıp “bizim bu işle bir ilgimiz yok, yaptığınız açıklamaları uluslararası kaidelere uygun yapın” yolunda konuşması, bir panik ataktır...
NATO müttefiklerimizin darbe girişimi sırasında sergiledikleri tablo, Türkiye’yi “Mısırlaşma” sürecine sokmaya çalıştıklarını ve ülkenin bekasına dönük berbat bir senaryoda gönüllü müttefikler bulduklarını göstermektedir!..
Biz, aptal değiliz... CIA kontrolündeki Stratfor internet sitesinin, stratejik analizleri bir kenara bırakıp, darbe girişiminin en sıcak saatlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağının rotasını yayınlamasını da unutmayacağız...
Serbestiyet yazarı üstadımız Prof. Dr. Halil Berktay, olayı darbe gecesi yakalayıp, yazan/söyleyenlerden... İngiliz yayın kuruluşu BBC’nin darbe sürecinde yorumcu (!) olarak kullandığı strateji uzmanı Michael Stephens’in sergilediği tutum, darbenin Londra tarafından önceden bilindiğini ve DESTEKLENDİĞİNİ gösteren bir tarihi belge olarak karşımızda duruyor...
Amerikan medyasından, İngiliz’e ve diğerlerine göre, “otokrat” Erdoğan’ı devirip, Türkiye’yi demokrasiye (nasıl olacaksa) taşıyacak bir darbeyle karşı karşıyaydık ve İsrail başta herkes bunun başarıya ulaşmasını bekliyordu. Senaryo bu fikir üzerine kurulmuştu ve aylardır tam-tamları çalınıyor, neo-con artıkları analizlerinde “Erdoğan’dan kurtulmanın yolunun artık darbe olduğunu” açık-seçik yazıyorlardı.
Jarusalem Post’un büyük bir üzüntüyle kaleme aldığı analizinde, “başarıya ulaşsaydı, burada kimse Erdoğan için gözyaşı dökmeyecekti” sözleri budur.
Darbenin ne olduğunu ve neyi hedeflediğini ilk anlayıp doğru ve dürüst tepki gösteren Rusya yönetiminin bununla yetinmeyip, Putin’in açtığı telefonla destek sağlaması dikkat çekici. Putin aradı... Bu satırlar yazılana kadar Obama’dan tek kelime yok!.. Bundan sonra arasa ne olur, aramasa ne fark eder...
Bir cümle her şeyi ortaya koyuyor
Yine, darbe girişiminin millet tarafından püskürtülmesinden rahatsız olan, sokaktaki her partiden vatandaşı ısrarla “İslamcı Erdoğan’ın yandaşları” olarak nitelemeyi sürdüren New York Times’ın üzüntü yüklü yorumunda yer alan bir cümle önemlidir: (Suriye’de) DAEŞ’e karşı mücadele eden Kürtler’e, ABD başta tüm NATO müttefikleri askeri destek sağlayıp, silah verirken, bir başka NATO müttefikinin aynı grubu bombalaması sürdürülebilir durum değildi...
Belli ki Pentagon’daki aklı evvellerin Türkiye’yi tipik bir Ortadoğu ülkesi, kolay “Mısırlaştırılacak” bir devlet görerek hazırlayıp destekledikleri bu darbenin perde arkasında yatan rahatsızlık budur.
Milletine silah çekerek, Gazi Mustafa Kemal Atatürk liderliğindeki merhum dedelerimizin bize bıraktığı en büyük miras “Gazi Meclis’imizi” bombalayarak işbaşına gelecek bir kadronun vereceği en büyük tavizin ne olduğunu artık biliyoruz... Suriye’nin kuzeyinde bir PKK devletinin inşasına yol açmak, zaman içinde Türkiye’yi büyük bir iç savaş ortamına çekerek dedelerimizin Lozan’da çizdiği sınırlarımızın değişmesinin zeminini yaratmak!..
15 Temmuz akşamı gerçeği gördüler: Erdoğan’ı öldürebilirsiniz ama milleti öldüremezsiniz...
Şimdi...
“O adam” buraya gelecek!..
Yoksa...
Sizin o Beyazsaray’ınızı da, Downing Street 10 numaranızı da başınıza geçiririz...
Yapmazsak, namerdiz...