Geçen hafta uzun yazmıştım.
Bu hafta konusu ve süreci çok uzun olan, ama
sonucu hazin bir şekilde noktalanan babayiğidi kısaca yazacağım:
Türkiye yerli otomobil istiyor. Dünya'nın 17. büyük ekonomisine sahip bir ülke olarak yerli marka bir otomobilimizi yok.
Başbakan Erdoğan yerli otomobil çağrısını defalarca dile getirdi. Erdoğan
"Bu işe soyunacak bir babayiğidin olduğunu düşünüyorum" açıklamasını da,
Türk Traktör'ün 600 bininci traktörünü banttan indirdiği törende söyledi.
Türkiye oto sektöründe en fazla yerli girdi traktör sektöründe kullanıyor. Mesela
Başbakan Erdoğan yüzde 90'ın üzerinde yerli girdi kullanan Koç Grubuna bağlı Türk Traktör için; "
Türk Traktör'ü Türk-İtalyan ortağı gibi değil de
yerli firmalarımızdan biri gibi kabul ediyoruz" demişti.
Oysa
Yerli üretim gibi görülen traktör sektöründe bir dev battı,
İflas etti.
Uzel Traktör bitti.
Aile içi gibi görülen hisse paylaşım kavgası, bir devi yok etti. İflasa giden süreci artık anlatmayacağım. Defalarca yazdık, kaç yetkili-etkili kişi ve kurumlara bilgileri aktardık.
Kimse bir adım at(a)madı.
Başbakan Erdoğan'ın 'bir babayiğit ortaya çıksın' dediği sektörde bir babayiğit öldürüldü.
Uzel'in iflasında bir kaç taraf vardı:
Öncelikle bu şirketin 2 bin civarında çalışanı vardı. Ve artık onlar işlerini kaybettiler. Aileleri ile yaklaşık
10 bin kişi ekmeğini kaybetti. Hiç yoktan, basit bir aile içi hisse kavgası.
Uzel Traktör'de işçi sendikası vakası ne ise Çalışma Bakanlığı vakası da öyleydi. DİSK'e bağlı Türk Traktör ve Arçelik gibi büyük şirketlerde örgütlü otel, TV gibi geniş malvarlığı bulunan
Türk-Metal Sendikası, işçileri haklarından feragat ettirdi. Çalışma Bakanlığı ise işçilerin haklarını sendikaya rağmen koruyamadı.
Uzel Traktör de işçiler korkutuldu ve kandırıldı.
Ya,
Halka açık bu şirketin küçük ortakları ne oldu? Orda da ülkemizin ilk bağımsız üst kurulu (Sermaye Piyasası Kurulu) SPK'nın ne kadar etkisiz ve karmaşık işlerde yetersiz kaldığını gördük.
Büyük ortakların kavgası ile küçük ortakların payı-parası gitti.
O zaman ki Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ise işin bir başka yüzüydü. Tıkır tıkır çalışan, kâr eden ve 2 bin kişiye iş- aş kapısı olan bir fabrika basit bir aile hisse kavgasına feda edildi.
2008-09 yılları Uzel'de kritik yıllardı.
O yıllarda maalesef medyasından, sendikasına; patronundan devletine kadar geniş kesimler Uzel Traktör'ün batması için ya çalıştı veya batışına ses çıkartmadılar.
Ve Başbakan Erdoğan'ın bir babayiğit aranıyor dediği yıllarda önceden zehirlenmiş bir babayiğit ölüverdi.
Uzel bitti....
NOT: Bankalar ortak ATM'ye geçtiler. Gerçi 250 milyon TL tasarruf edeceğiz dedikleri ortak ATM'yi bile ücretli yaptılar.
Alıştık...
Bugün bir başka soruyu soracağım: Bankalar neden ortak POS'a geçmiyor? Kredi kartlarının farklı pos makinesinden geçirilmesi ile vatandaş ne kaybediyor?