Küçük çocuk üzgündü. Oldukça başarılı olduğu okul hayatına veda etmek zorunda bırakılmıştı. Öğretmeninin ve müdürün defalarca annesinden, okula göndermesi için ricada bulunması da fayda etmiyordu. Küçük kız kardeşi ve annesi için aile reisliğine soyunmak zorundaydı. Oysaki liseye gitmek istiyordu, umutları ve hayalleri vardı. Hatta kasabanın ileri gelenleri okursa başbakan bile olabileceğini söylüyorlardı. Hayallerine veda edip aile reisi olması gerekiyordu ve gerekeni yaptı, hayata atıldı. Belki biraz ürkek ama umutlarıyla... Vatanına milletine çok hayırlı bir evlat oldu. Babasızlığın özlemini her zaman yüreğinde taşıyarak... Başbakan olamadı belki ama benim başbakanım oldu, o adam benim BABAM. Her zaman örnek aldığım, sırdaşım, arkadaşım. Haklı olduğu konularda duyarlı olan ve dik duran. Sonuç her ne olursa olsun “Hak ne ise o” diyen gönlümün kahramanı...
Babalık evladına her istediğini vermek mi, yoksa onun, hayata tertemiz, pırıl pırıl bir gelecekle başlaması için ilim, irfan havuzunda yıkanmasına yardımcı olmak mı? Mal bırakmak mı, yoksa kendini geçindirecek belli bir ahlak ve edep çerçevesinde çalışacak duruma getirmek mi? Babalığın biyolojik bağla kurulduğuna inanmak mı, yoksa çocuk yetiştirmenin ve aile sorumluluğunun bilincine varmış olmak mı? Ve babalığı sadece kendi çocuklarıyla sınırlı tutup “benim” demek mi, yoksa etrafındaki tüm çocuklara ve gençlere, evladına gösterdiği sevgi, saygı ve müşfiklikle yaklaşıp, kollamak mı?
Tanımaktan büyük bir mutluluk duyduğum, İslam ahlak ve edebiyle bezenmiş, etrafındaki tüm gençlere, çocuklara evladına gösterdiği sevgi, şefkat ve merhametle yaklaşan örnek baba, örnek insan Sayın Fevzi KORKMAZ’ın, babamın ve tüm babaların “BABALAR GÜNÜNÜ KUTLAR”, büyüklerin ellerinden hürmetle öperim.
Tüm insanlığa ve İslam âlemine örnek baba, örnek insan olan Hz. Muhammed (S.A.V) Efendimiz başta olmak üzere, Sayın Mehmet ORUÇ hocama, tüm gönül dostlarına ve bugün hayatta olmayan babalarımıza Allah’tan rahmet dileyip ruhlarının şad olması için bir Fatiha diyorum...