Türkiye Kültür Günleri’’ kapsamında Başbakan Yardımcımız Prof. Numan Kurtulmuş’un öncülüğünde gerçekleşen medeniyet buluşmasındaydık. TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Atatürk Kültür Dil Ve Tarih Kurumu, Gazi Üniversitesi, Başbakanlık Devlet Arşivleri, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı temsilcileriyle gerçekleşen Fas buluşmasını Kazablanka, Rabat ve Fes kentlerinde imzalanan anlaşmalarla somutlandırdı Türkiye...
Afrika, bizim için uzun yıllar büyük bir unutkanlık hadisesiydi. “Dört tarafı düşmanlarla çevrili ülkemiz” şeklinde zihinlere çekilen içe kapatıcı algının bittiği yeni zamanlardayız.
“İslam coğrafyalarının en uzak Batı’sı denen Fas ile İslam coğrafyalarının Doğu’ya açılan kapısı Türkiye, doğu batı aksları üzerinden kurulacak yeni ittifakların temsilcileridir” teklifiyle yaptı konuşmalarını Kurtulmuş.
2009’a kadar sadece 9 büyükelçiliğimiz olan Afrika’da bugün 39 elçiliğimiz hizmet veriyor. Basın’da Afrika Açılımı olarak ifadesini bulan bu atılım, Batı’nın Afrika’yı keşfedişinden çok farklı. Batı için insanları köle, zenginlikleri ise yağma edilecek kayıp kıtaydı Afrika. Coğrafi keşifler adı altında talan edilmiş, uzun asırlarca sömürge yönetimlerinin ağır zulümlerine maruz kalmış acı dolu bir geçmişi var Afrika’nın, özellikle Osmanlı sonrasında bu ağır bilanço neredeyse kıtanın tüm kaderini çizmiş. Türkiye’nin öncülüğünde evet bu kez de keşfetmek var, ama sömürü için değil dayanışma, adalet ve barışı yeniden kurmak için...
Fas; İbni Haldun’u, İbni Rüşd’ü, İbni Battuta’yı yetiştirmiş büyük bir hafızanın menbaı. Numan Bey’i 5. Muhammed Üniversitesinde “Endülüs’e hoşgeldiniz”, “Endülüs sizi çok seviyor”pankartlarıyla karşılayan beyaz önlüklü tıp talebeleri de buna işaret ediyordu nitekim. Afrika’nın en önemli akademisyenlerine hizmet veren Fas Milli Kütüphanesi’nde “Medeniyet Tasavvuru” adlı konferansını dinlerken de bunu düşündüm: Yeni Türkiye kadar Yeni Dünya da ilimden nasiplenmiş bir siyasete muhtaç.
Prof. Kurtulmuş’un “2015’te dünyada yeni bir barış mümkün müdür?” sorusu köklü bir meydan okuma aslında postmodern zamanların tüm paradokslarına. Bunu tarihteki üç önemli barış deneyimiyle;Osmanlı Balkanları, Osmanlı Kudüs yönetimi ve büyük Endülüs dönemleriyle hafıza kaydına aldı Kurtulmuş. Kudüs Kriterleri adını verdiği ilkelerse, hatırayı hafıza, bilgiyi bilinç haline getirecek ve dünya barışı adına yaşadığımız insanlık krizini aşmak konusunda ilham verecek teklifleri barındırıyor: 1- Herkese inanç özgürlüğü. 2- İnandığını yaşama ve fikrini beyan etme özgürlüğü. 3- Kendi inancı ve fikrine uygun sivil toplum hareketlerini kurabilme özgürlüğü. 4- Serbest ticaret. 5- Serbest dolaşım hakkı... Suriye ve Ukrayna örneklerinde de tecrübe ettiğimiz gibi dünya egemenlerinin vetosuyla maruz kalınan barış krizini aşabileceğimiz yeni bir dünya hukukuna ihtiyacımız var...
Tüm Avrupa’ya sanatı, bilimi, mimariyi, estetiği, simetri dehasını, edebiyatı öğreten, Rönensansı mayalandıran Endülüs ilhamının mekanı olarak Fas... Bugün Türkiye’ye lisans ve master/sonrası akademik eğitim talebinde bulunan ilk sıradaki ülkeler arasında. TİKA ve Yunus Emre, her yıl verdikleri burslar ve Fas’ta bizim de açılışına tanık olduğumuz üniversite oditoryumunda olduğu gibi lojistik desteklerle medeniyet tasavvurunu yeniden ihya ediyor...
***
Prof. Sevgi Kurtulmuş da Fas kültür heyetine eşlik edenler arasındaydı. Geldiğini işiten kadın bakanlar ve Fas üniversitelerinde öğretim görevlisi olan kadın akademisyenler kendisine büyük ilgi gösterdi. Kadın Aile ve Dayanışma Bakanı Ayşe İslam ile kadınların sosyal güvenliği ve dezavantajlı grupların özellikle engellilerin desteklenmesi konularında konuştular. Yükseköğrenim Bakan Vekili Prof. Sümeyye Binhaldun, Prof. İlham Berrada (Muhammed Üniv. Rek) ve Su işlerinden sorumlu Bakan Şerafet, Fas’ta özgüveni yüksek kadın profilinin simgelerinden. Gazi ÜniversitesiAfrika araştırmalarının fedakar ve bilgin ismi Prof. Suna Ağıldere ile Fas Milli Kütüphanesinde yaptığımız ziyarette de öğrendik ki; kütüphanede araştırma yapan akademisyenlerin %70’ini kızlar oluşturuyor. Tanıştığım Nazire ve Hayr adlı iki Cezayirli kız, belge ve bilgi yönetiminde doktora yapıyorlarmış, Türkiye deyince gözleri parladı her ikisinin de...
Ben o gözlerde parlayan geleceğimizi gördüm...