Söz konusu din olunca sinema dünyası hep tartışmalara sahne olmuştur. Mel Gibson’ın Tutku: Hazreti İsa’nın Çilesi filminde bizim ülkemizde de yaşananlar ortada. İsrail ve ABD’deki Yahudiler’in Gibson’ı bir çarmıha germedikleri kalmıştı. Örnekler çoğaltılabilir... Böyle bir durumda yönetmenler özellikle varoluşa dair yorumlarını fantastik öğelerle süsleyip kendi yarattıkları hikayelerle işler. Mesela James Cameron’ın Avatar’ı ve Ridley Scott’ın Prometheus filmi de bu anlamda hatırlatılmaya değer yapımlar. Aslında Cameron ve Scott, bilindik dini öğelere kendi fantastik dünyalarının renkleriyle yaklaşmış ve toplumdan gereksiz tepkiler görmemişler, Gibson gibi aforoz edilme tehlikesi yaşamamışlardı. Aronofsky ise her türlü filminde muhalif tavrını ortaya koyan bir yönetmen. Siyah Kuğu’da da cesaretli olduğunu gördük. Ama bu hafta vizyona giren Nuh filmi, kariyerinin en riskli ve buna bağlı olarak da büyük cesaret gösterdiği örneklerden...
Üç dinin kutsal kitabında olan bir yeniden doğuş hikayesini anlatıyor Nuh. Kavimlerin günahları yüzünden büyük bir afet gönderilir dünyaya. Nuh peygamber de kendisine gelen vahiyler doğrultusunda büyük bir gemi yapar ve dünyadaki her varlıktan bir çift alarak yeniden varoluşu sağlar. Şimdi bu kadar bilindik ve her dinde var olan bir yeniden doğuş ritüelini filme çekiyorsanız ya yeni şeyler söyleyeceksiniz veya olanı yeni bir şekilde söyleyeceksiniz. Bilindik bir dini olayı farklı söylemek büyük tepki çeker, yeni şekliyle söylemek ise büyük yetenek. Daren Aronofsky fiminde her iki durumu da kullanmış aslında, zaten tartışma çıkması hatta bazı ülkelerde yasaklanması bu yüzden. Aronofsky’nin filmini kısaca anlatalım...
SEVGİYE VE İYİLİĞE İNANMAK
Adem ile Havva yasak meyvayı yediklerinde cennetten kovulur. Dünyada böylece yaşam başlar ve Habil, Kabil ve Seth adlı üç kardeş doğar. Fakat Kabil Habil’i öldürür. Dünyanın ilk katili olan Kabil’in soyundan da insanlar ürer. Bu kavim bütün dünyanın kendisi için var olduğuna inanır. Onun için var olmak adına dünyanın bütün değerleri kullanılabilir ve sömürülebilir. Halbuki üçüncü kardeş olan Seth’in oğulları dünyanın kendi içinde bir dengesi olduğuna ve dünyayla barışık bir hayatın da var olabileceğine inanırlar. Kabil’in kavmi ile Seth’in kavmi eninde sonunda karşı karşıya gelecektir...
Seth’in soyundan gelen Nuh bir gece rüyasında dünyanın sonunu görür. Yaratan ona seslenmektedir. Rüyalarında gelen vahiylerle bir gemi yapması gerektiğini ve böylece tufandan sonra yaşamın yeşermesini sağlaması gerekmektedir. Kabil’in kavmi ise gelecek tufanı öngörmüş ve Nuh’un gemisini ele geçirerek yaşamak istemektedir. Nuh bütün bu çatışmalar içinde insan ırkının özünün ne kadar kötü olduğunu görür. Kendisinin ve ailesinin de yaşayan tek insanlar olmasını bir günah olarak adleder. Ve yaratanın bu kötücül ırkın yok edilmesi gerektiğini istediğini düşünür. İki oğlu ve kısır olan yetim bir evlatlık kızı vardır. Kısacası tufandan bu aile kurtulsa da insan ırkı yok olmaya mahkumdur. Fakat kısır olan kız bir mucize eseri hamile kalır. Nuh’un yapabileceği tek şey doğan bebek kız olursa onu öldürmektir. Büyük bir trajedi yaşanır ve Nuh tek bebek beklerken kızın ikizi olur. Üstelik iki bebek de kızdır. Nuh elindeki bıçakla bebekleri öldürmek istese de bunu yapamaz. Ve yaratanın emrini yerine getiremediği için kendisini suçlar, bedbaht olur.
İşte filmin en önemli diyaloğu ve odağı tam da burada ortaya çıkıyor: Nuh’un eşi ona der ki ‘Yaratan sana güvendi. Bu görevi sana verdi.’ Nuh da cevap verir: ‘Evet ama ben yerine getiremedim. Eşi ‘Emin misin? Yaratan biz insanları kendi suretinde yarattı. Belki de sana düşündüğünden çok güvendi ve insan ırkının geleceğini senin ellerine bıraktı. Sen içindeki yaratanın mucizesiyle bir seçim yaptın. Nefreti ve yok olmayı değil, sevgi ve insanın içindeki iyiliğe yani insanın suretindeki yaratana inandın’.
Sözleri aslında tam da tasavvufun özüdür. Bir Avrupalı için yenidir ve Aronofsky’nin başarısıdır. Ama bu, topraklarımızda doğmuş bizim insanımızın kültürüdür. Anadolu Müslümanlığının odağıdır. Nuh’u seyredin ve düşünün derim.
FİLMİN KÜNYESİ
Orijinal adı: Noah
Yönetmen ve senarist: Darren Aronofsky
Oyuncular: Russell Crowe, Emma Watson, Logan Lerman, Jennifer Connelly
Tür: Fantastik
Yapım: 2014, ABD, 138 dakika.
Yaş sınırı: 13+, 15 A