Sinema genellikle bir Avrupa ülkesine ulaşmaya çalışan mültecileri konu alır. Ulaştıktan sonra yaşadıkları sürece odaklanan pek az film yapılır. Sınırları yasa dışı yollardan geçmeye çalışırken badireler atlatan, dolandırılan, kötü muameleye maruz kalan insanların öykülerini izleriz daha çok... Memleketlerindeki durum bundan daha mı tehlikeliydi diye sorarız kendi kendimize...
Varmak istedikleri Almanya, Belçika, İsviçre, Hollanda, İsveç, Norveç sanki bir ütopyadır. Oraya bir kez ayak basınca her şey güllük gülistanlık olacaktır. Oysa onları bekleyen ya sınır dışı edilme korkusuyla yaşadıkları, emeklerinin sömürüldüğü, yakınlarının yanında sığıntı gibi kaldıkları bir kaçak hayatıdır... Ya da yıllarca sürmesi muhtemel bir yasal iltica işlemi sırasında kamplarda, yurtlarda özgürlüğü kısıtlanarak beklemektir...
Mültecilerin “mutlu son”a ulaşmak için beklerken geçirdiği bunalımı anlatan pek az film vardır. İtibar görmezler. Tüzel kişiler de özel kişiler de demokrasi şampiyonu ülkelerinin mülteci politikalarının “mutluluk getirmediğinin” sergilenmesinden memnun olmaz.
***
Trömsö Film Festivali yarışmalı bölümünde 14 Ocak Salı akşamı dünya prömiyeri yapılan “Brev til Kongen” (Krala Mektup) bu engelleri aştı. Bir grup mültecinin Oslo’ya gezmeye götürüldüğü gün içinde olanları anlatan “Brev til Kongen” Norveçli Kürt yönetmen Hişam Zaman’ın imzasını taşıyor. Bir kısmını İstanbul’da gerçekleştirdiği “Before Snowfall” adlı filmi Avrupa çapında başarı kazanan Zaman, bu alçakgönüllü ama son derece dengeli ve dokunaklı filmle hem yönetmen olarak başarısını pekiştirdi hem de mülteci politikalarına dikkat çekecek bir misyon üstlendi.
Hişam Zaman, “Before Snowfall”un gösterimi için Şubat ayında !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’ne konuk olacak. İstanbullu sinemaseverlerin bu yetenekli, mütevazı ve canayakın yönetmeni tanımak için gösterimlerine katılmasını tavsiye ederim. “Letter to the King” onun büyük harfle Yönetmen olmaktan çok mesleğinde adım adım ustalaşmaya gittiğine işaret ediyor. Hişam Zaman, bir sanatçı olarak stilini beyan etmekten ziyade insanla, vicdanla, gündemle ilgilenen, öykülerini anlatma şansı olmayanların sesi olma derdine sahip bir sinemacı olduğu izlenimini veriyor.
Film adını, geçen yıl hayatını kaybeden Ali Bey Selimi’nin canlandırdığı Mirza’nın Norveç Kralı Harald’a yazdığı arzuhalden alıyor. On yıldır Norveç’te mülteci olarak yaşayan Mirza ve eşi, geride bıraktıkları çocuklarının ölümü üzerine artık dönmek ve onları gerektiği gibi toprağa vermek ister. Yaşlı çiftin yeniden kaçak olarak yollara düşeck mecali kalmamıştır bu yüzden pasaport talep ederler...
İkamet ettikleri kamptan günübirlik bir gezi için Oslo’ya getirilen mülteci grubundakilerin öykülerinin bir kolajını anlatıyor “Brev til Kongen”.
En yakın arkadaşlarının ihanetine uğrayınca kocasını kaybeden militan Beritan, küçük kızı Lorin ile yeni bir hayata başlamadan önce eski hesapları temizleme planı yapıyor...
Buluğ çağındaki Zirek, bütün yaşıtları gibi internette dolaşıyor ve bir kız arkadaş edinmek istiyor...
Kendisinden yaşlı bir kadınla ilişki yaşayan Miro, hem bu durumu arkadaşlarından utandığı için saklıyor hem de restoran açma hayalinden vazgeçemiyor...
Kampta tekvando dersi veren öfkesi burnunda Şampiyon, birçok Avrupa ülkesinden sonra polisi şiddet kullanmadığı için kaldığı Norveç’te bir spor salonunda iş bulmaya uğraşıyor...
Sınırdışı edilme kararı verilen Akbar, hiç olmazsa çalıştığı yerlerden parasını toplamaya çalışırken hayatın da sınırına gelip dayanıyor...
Hişam Zaman, bazıları gerçek kişiler olan bazıları Nazmi Kırık (Miro) misali profesyonel oyuncular tarafından canlandırılan bu karakterlerin kaderlerinden bir günü olanca yalınlığı ve naifliğiyle, izleyiciyi onlarla özdeşleştirebilecek duyarlılıkla anlatıyor.