Yağ oranı düşük, zengin protein içerikli ve bol vitaminli... Nohudun bu özelliklerinin yanına bir yenisi eklendi. Yapılan son araştırmalara göre nohudun kan kolesterol seviyesinin düşürülmesinde yararlı olduğu belirtiliyor.
Nohut tazesi, kurusu ya da kavrulmuşu (leblebi), her haliyle toplum olarak günlük beslenmemizde önemli yeri olan başlıca bakliyattan biri. Benim tercihim tahinle nohudun muhteşem birlikteliğinin sonucu ortaya çıkan ‘humus’. Paketlenmiş hazır humusun ABD’deki satışının da son yıllarda müthiş bir satış grafiği göstererek 530 milyon dolara ulaştığı bildiriliyor. Bu bakımdan büyük besin zincirlerinin humus pazarına az yağlı sağlıklı besin ürünleriyle girdikleri görülüyor.
Zengin protein (yüzde 20), karbonhidrat (yüzde 63) içeriğinin yanı sıra çözünen ve çözünmeyen lifler, vitaminler (E, A, C, B2, B5, B6, folik asit) ve mineral içeriği (magnezyum, kalsiyum, mangan, çinko, krom, selenyum, molibden, bakır, demir) taşıyor. Mercimek, bezelye, barbunya fasulye gibi bakliyata oranla bu bileşenlerin oranı nohutta daha yüksek. Yağ oranı ise düşük (yüzde 6). Günlük 100 gram nohut tüketilmesiyle günlük önerilen demir ve çinko; 200 gramla ise magnezyum ve 150 gramla folik asit ve molibden gereksiniminin karşılanabileceği bildiriliyor.
Diğer taraftan, nohut gibi bakliyatta bulunan anti-nutrient faktörler (ANF) bazı besin içeriklerinin emilimini olumsuz etkilemektedir. Bunlar arasında iki çeşit proteaz inhibitörü ve fitik asit demir, kalsiyum, çinko ve mağnezyum gibi minerallerle bağlanarak onların emilimlerini engellemektedir. Bu bakımdan halk arasında nohut su içerisinde bekletilip yıkanarak, ya da kaynatılarak ANF’lerin uzaklaştırılması sağlanmaktadır. Aslında bazı kişilerin bakliyatı bu şekilde işleme tabi tutmasıyla besin değerini kaybedeceği öngörülerinin ne kadar yanlış olduğu görülüyor.
Kalp ve damar hastalıklarında da etkili
Nohudun ilk olarak 7 bin 500 yıl kadar önce Anadolu topraklarında yetiştirildiği, buradan Ortadoğu ve Akdeniz ülkelerine doğru yayıldığı bildiriliyor. Nohudun bu kadar eski tarihçesine rağmen insan sağlığı üzerindeki etkileri ancak son yıllarda araştırmaların konusu olmuş. Özellikle kalp ve damar hastalıkları riskini azaltabileceği yönüne bazı bulgular dikkati çekiyor. Kalıtımsal olarak kalp-damar hastalığı riski bulunan gönüllülerde 12 hafta süresince nohut verilmesiyle çoklu doymamış yağ asitleri ve diyet lif oranının arttığı, çoklu doymamış yağın doymuş yağ oranının yükseldiği, buna karşılık kolesterol ve açlık insülin derişimlerinin azaldığı gözlemlenmiş. Nohudun içinde bulunan izoflavonlar, saponinler ve karotenoitlerin (likopen, lutein, zeaksantin) kan kolesterol seviyesinin düşürülmesinde yararlı olduğu; saponin bileşenlerinin kolesterolle kompleks oluşturarak emilimini önlediği, karotenoitlerin kolesterolün oksitlenmesini engellediği ileri sürülüyor.
Bağırsaklar için faydalı
Yüksek diyet lifi içeriği nedeniyle nohut bağırsaklarda yavaş yavaş sindirildiğinden düşük glisemik değere sahip besin olarak değerlendiriliyor. Bu bakımdan koroner arter hastalığı, tip 2 diyabet ve obezite riskinin azaltılmasında yararlı olabileceği bildiriliyor. Yüksek yağ içerikli diyetle nohut verilen bireylerde açlık insülin ve total kolesterol seviyelerinde nohut verilmeyen bireylere göre belirgin düzelme gözlemlenmiş.
Diğer taraftan nohut, özellikle zengin karbonhidrat ve yüksek diyet lifi oranıyla bağırsaklarımızda yararlı bakterilerin gelişimi için ideal ortamı sağlamakta ve bağırsak sağlığının düzenlenmesinde rol oynamaktadır. Bu nedenle nohudun bağışıklık sisteminin desteklenmesinde de katkı sağlayacağı bildirilmektedir.