Hiç unutmadığım fotoğraflardan biridir,17 Ağustos 1999 gecesi Bodrum’da çekilen fotoğraf. Düşünün sabah 03.02’de 7.4 büyüklüğünde bir deprem olmuş, binlerce ölü ve enkaz altında yüzlerce canlı var ve aynı gece Bodrum’da vur patlasın çal oynasın eğlenen Türk vatandaşları... NTV’de şehit haberlerini okuduktan sonra şarkı söyleyen ve sesi ekrana yansıyan spiker aslında buna çok benzer bir manzaradır. Bu umursamazlıklarla, bir annenin evladının şehit düştüğü anı çekip, yayınlayarak şehit cenazeleri üzerinden reyting avcılığı yapmanın da çok bir farkı yok aslında... Biri umursamıyor diğeri şehit cenazesini ticari yarışının bir parçası haline getiriyor. Terörle mücadele eden bir ülkede her ikisi de kabul edilemeyecek şeyler. Kamuoyu tepkisi üzerine Doğuş Yayın Grubu bir açıklama yaptı ve yaşananı kabul edilemez olarak niteledi. Peki ya diğeri, şehit cenazesi sömürüsünde haber merkezi elemanlarına reyting için ülkenin acısını istismar etmeyin diyen bir genel müdür çıktı mı? Terörün her saldırısının ardından televizyonlar, radyolar yayın akışlarını agırlaştırsınlar diyenler de var. 11 Eyül saldırılarının ardından Newyork’ta, Broadway’de tüm müzikaller, belediye başkanının ricasıyla perdelerini açtılar. Teröre yaşam biçimimize darbe vuramayacaksın demenin yollarından biriydi bu. Türkiye de bu mesajı başarıyla veriyor ama haberi sunup şarkı söylemek ya da doğal bir afetin yaşandığı günün gecesi vur patlasın çal oynasın demek doz aşımından ölüm demektir...
Bu diziye dikkat
Yeni sezonda sokakta değilse bile medya ve reklam dünyasından insanların çok seyredecekleri ve çok konuşacakları bir dizi geliyor.
Bu dizinin adı The Newsroom ve CNBC-e’de yayınlanacak. Arap Baharı, BP’nin Meksika Körfezi’nde yaşattığı ekolojik facia gibi gerçek olaylara yer verilen dizide reklamveren baskısı ve şirket çıkarlarına rağmen gerçek habercilik yapmaya çalışan bir ekibin başından geçenler ve aralarındaki ilişkiler ekrana gelecek. CNBC-e çok iyi bir televizyon tanıtımı yapmış yeni dizisi için. Dizimax kanallarının genel tanıtımlarını hemen her zaman çok beğenirim, bu tanıtımda da yerime çakıldım doğrusu. Yabancı dizilerin Türkiye’de fazla seyirci bulmamasının en büyük sebebi alt yazılı olması. Geçen sene CNBC-e’nin denediği şekilde yapılan dublaj gerek kötü tercüme gerekse karaktelere uymayan sesler nedeniyle bir türlü olmuyor. Buna rağmen The Newsroom’dan umutluyum,en azından ortalamanın üzerinde konuşulacak bir dizi olacak.