Müsbetin de menfinin de mânâsına kavuştuğu günleri yaşıyoruz. Her şey aslına rücû ediyor. Bilimin ve teknolojinin insanı yoldan çıkarıcı hâl almasıyla havalarda olan burunlar sürtünmeye başladı. Nefsin emrinde gemi azıya alan gözler bitmek bilmeyen av aramalarından yılgın düştü. Bu ahval içinde insiyakî olarak herkeste bir kök arayışı, kendini nisbet edeceği bir mukaddesat arayışı içinde. Mezkûr arayış içinde olanlar arasında en nasipliler, Anadolu’yu vatan edinmiş olarak bizleriz. Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun ifâdesiyle, “her coğrafya parçasının kendine mahsus bir mânâsı olmasına nisbetle, bu mânâyı da hakikatiyle gösterebilmiş bir beden” olan Anadolu’da hüviyetimizi arayacağız.
Yaklaşık 100 yıl önce Anadolu’da estirilen köksüzleştirme kasırgası hepimizin mâlûmu. Teferruata girecek değilim, hurûfatımız değiştirildi diyeyim de gerisini siz anlayın! Köksüzleştirme kasırgasına karşı Müslüman Anadolu halkı kimi zaman pasif, 15 Temmuz’da olduğu gibi kimi zaman da fiillî direnişiyle direndi ve kazandı. Hamdolsun, mânâsı kaybettirilmeye çalışılan Anadolu’nun mânâsı artık devletin en yüksek makamı tarafından dile getiriliyor.
Ebu’l Feth Alparslan’ın alperenleriyle Anadolu’ya İslâm’ın mührünü vurdukları Malazgirt zaferinin 947. yıldönümünde konuşan Başkan Recep Tayyip Erdoğan “unutmayın” dedi. Ve konuşmaya devam etti Başkomutan Erdoğan: “Anadolu bir benttir bu bent yıkılırsa ne Orta Doğu ne Orta Asya ne Balkanlar kalır. Üzerinden ulu çınar gölgesi kalkan bu tüm bu coğrafyalar tehlikeye mâruz kalır.”
Başkan Erdoğan’ın “unutmayın” dediği hakikati bizlere unutturmak için darağaçları mı kurulmadı, kör zindanlar mı inşa edilmedi!..
Üstad Necip Fazıl Kısakürek dünyanın beklediği inkılâbın merkezine Türkiye’yi koyar: “Dünya bir inkılâb bekliyor… Dünyanın beklediği bu inkılâb, üç daire hâlinde… Dış daire dünya, içindeki daire İslâm âlemi, onun da içinde Türkiye… Asıl Türkiye… Merkez Türkiye.”
Batı’nın sefil hâli karşısında yardıma İslâm’ı çağırmak zorunda kalacaklarını söyleyen ünlü tarihçi Toynbee aynı zamanda dünyanın beklediği inkılâbın ne olduğunu da işaretler. Bu anlamda Anadolu’nun gölgesi sadece İslâm beldelerinin değil tüm insanlığın sığınacağı bir gölgedir. Nitekim öyle de olmadı mı; nerede bir mazlum mağdur varsa Anadolu’ya sığındı…
Bugün mânâsını hatırlayan Anadolu saldırı altında. Başkan Erdoğan mezkûr konuşmasının devamında da bu hususa dikkat çekti: "İçerimizdeki bazı gafiller sanıyorlar ki mesele Tayyip Erdoğan meselesidir. Hayır mesele Türkiye meselesidir. Mesele İslâm meselesidir".
Üstad’ın, “Kıt’alar arası tarihî hesaplaşmaların geçit meydanı, medeniyetlerin sergi evi, mahrem ve muazzam Asya’nın, Avrupa’ya bakan cumbası” dediği Anadolu aynı zamanda müsbetle menfinin nihâî hesaplaşmasının yapılacağı yerdir. Allah’ın izniyle bu hesaplaşmanın neticesinde “İnsanlık kazanacak, İslâm kazanacak”!