Kurulacak partilerden biri, “siyasi hedef” olarak şunu koymuş: Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini ortadan kaldırmak.
Daha açık konuşalım.
Kurulacak iki partinin hedefi de budur: “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini ortadan kaldırmak...”
Hem Ali Babacan’ın, hem de Ahmet Davutoğlu’nun kuracakları parti...
Babacan’ın kuracağı partiye akıl hocalığı yapan ve elini taşın altına koymamakla ünlü Abdullah Gül, “gerekli mutabakat” sağlansaydı, “dava arkadaşım” dediği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirmek için aday olacaktı.
Gerekli mutabakat sağlanamadı...
Daha doğrusu, Meral Akşener taş koydu ve böylece Gül’ün ortak adaylığı suya düşmüş oldu. (Akşener, “Benim neyim eksik?” demiş, ortak adaylığa göz kırpmıştı.)
Gül, şu sırada Babacan’ın başına tebelleş...
Babacan başarılı olursa (yani seçimlerde anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulaşırsa) ilk iş olarak Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini kaldıracak. Yani, yeniden parlamenter sisteme dönecek. Kendisi Başbakan olup faizlerle istediği gibi oynayacak, Gül de yeniden Çankaya’ya yollanacak...
Hadi hayırlısı olsun diyelim...
Diğerine gelince...
Davutoğlu’nun “Başkanlık sistemi düşmanı” olduğunu ezelden beri biliyoruz...
Dün, henüz kurulmamış partisinden bir açıklama geldi:
Davutoğlu partisinin ilk hedefi de Başkanlık sistemini kaldırmak olacakmış.
Bunu nasıl yapacak?
Halk, Başkanlık sisteminin yürürlük kazanması için yüzde 50’nin üzerinde “evet” oyu vermişti.
Herhalde anayasayı değiştirecek ya da referanduma gidecek.
Hezimetiyle sonuçlanan 7 Haziran seçiminden sonra gazetecilerin karşısına geçmiş, “Halkımız başkanlık sistemini gündeminden çıkarmıştır” diye bir açıklama yapmıştı. Sonra da, kendisini bir koalisyona atabilmek için çırpınıp durmuştu.
Davutoğlu’nun koalisyon merakını anlatmak için bir örnek:
Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan hükümeti kurmak için yetki alıyor ve başta CHP olmak üzere bütün partilerle koalisyon görüşmeleri yapıyor, başaramayınca ve yasal süreyi doldurunca yetkiyi Cumhurbaşkanı’na iade ediyor...
O arada Cumhurbaşkanı’na hangi öneride bulunuyor, biliyor musunuz?
Hiç bilmeyin...
Moraliniz bozulur...
Şunları söylüyor: “Efendim, hükümeti kurma görevini bir de Sayın Kılıçdaroğlu’na verseniz...”
Görüyorsunuz, değil mi?
Davutoğlu’nun, 1 Kasım seçimlerine Kılıçdaroğlu’nun azınlık hükümeti Başbakanlığında girebilmek için nasıl çırpındığını görüyorsunuz...
Davutoğlu’nun “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi düşmanı” olduğunu biliyoruz ama nedenini (travmasını) bilemiyoruz.
Bence sisteme değil, sistemi kullanan Erdoğan’a düşman...
Hem “partimiz” diyeceksin, hem Kati Piri’nin jurnallerini tekrarlayacaksın.
Hem, “Ona (Erdoğan’a) sadece vefa göstereceğim” deyip kendi kendini bağlayacaksın, hem de onu devirebilmek için “rakipleriyle” işbirliği yapacaksın.
Davutoğlu budur... Vefası da budur...
Diyeceksiniz ki, “Madem sistemi değiştirmek için ortada iki parti var, bunlar niçin birleşip voltranı oluşturmuyorlar?”
Birleşemezler...
Çünkü Babacan ve Gül’ün, Davutoğlu’na zerre güveni yok.
Bunu, Davutoğlu’nun adamı da (Nedim Yamalı) itiraf ediyor.
Diyor ki: “Ahmet Hoca hal ve gidişatın iyi olmadığını Abdullah Gül ve Ali Babacan’a ifade ediyor. Onlar da aynı görüşü paylaştıklarını ama Davutoğlu’nun kendi yolunda ilerlemesinin daha doğru olacağını, kendilerinin ise farklı bir oluşum içinde olacaklarını söylüyorlar...”