'Ben merhamete muhtacım' (Tarkovsky)
New York şehrinin biraz kuzeyinde Chesnut Ridge'de, "Jerrahi Order of America" namıyla bilinen Tosun Baba riyasetindeki Cerrahi Tekkesi yasta... Allah rahmet mağfiret eylesin, sevgili Efendimiz'in şefaati kucaklasın, Cerrahi Halveti Asitanesi Piri Tosun Bekir Bayraktar Efendi, Hakkın rahmetine sırlandı...
Evladı gurbette olanlar bilir, çölde vaha arar gibi telaşlanırsınız, susadığında kıyısından içeceği bir pınar olsa, yorulduğunda yaslanacağı bir ağaç gölgesi, bir örtü olsa geceleri üstünü örtecek... Allah dostları işte, böyledir. Onlar merhamet ikramıdır, Allah tarafından.
"Anne, Tosun Baba vefat etti" diye yazınca Buğra... Kalbime bir çığ düşüyor sanki. Tasavvufa büyük ihtiram ve alaka duyduğum halde, müdahil olamamışımdır, biz daha modern ve politik okumaların içinden geçtik, çok yakın olamadık, nasibimiz bu kadarmış... Bizde tekkeler kapalı olduğu için terminolojiye de yabancıyız. Asitane, merkez demek, Amerika kıtasındaki cerrahi dergahlarının merkezi. Gurbete düştüğünüzde anlıyorsunuz selaların kıymetini, bayram namazı kılabilmek için iki saat yol gidiyorsunuz mesela. Amerika'da bir "uçbeyi"ydi, bir "alperen"di Tosun Bayraktar Beyefendi.
Sanat Bilimleri ve Sanat Tarihi profesörüdür. Robert Kolej'den sonra İngiltere, Fransa ve ABD'de devam etmiştir akademik kariyerine. "Shock Art"ın önemli temsilcilerindendir. Amerika'nın Vietnam saldırısını kınamak adına gençliğinde şok edici enstalasyonlar uyarlamıştır, Washington Meydanı'nı Vietnam'da ölen askerlerin mezarlığı şeklinde donatmak gibi, Metropolitan Müzesi'nin önündeki havuzu kan rengine boyamak gibi... Irkçılık ve nükleer savaş karşıtlığı gibi popüler itirazlarda sanatın nasıl öncü olabileceğini ispatlamıştır. 1970'ten sonra sanatçı isyanıyla tatmin edemediği coşkun ruhu, Şeyh Muzaffer Ozak'ın manevi terbiyesine ram olmuştur. Cerrahi Tekkesi, Türkiye'de de Amerika'da da, siyasete karışmamakla namlıdır. Tasavvuf Musıkisi'nde icra, eğitim ve arşiv-bellek anlamında çok önemli katkılarıyla maruftur.
***
Dergahın kar kaplı bahçesindeki veda namazından çekilmiş fotoğraflara bakıyorum.
Tuğrul Baba'yı (İnançer) hiç böyle kederli görmemiştim şimdiye kadar. Keder az gelir, sanki kandil gibi yanıyor, belli. Halbuki o gök gürültüsü gibi konuşurken hep şimşekler çakar sonra da çok alicenap bir yağmur... Tuğrul Baba'ya başka bir haller olmuş. Tosun Baba, Hak'ka yürümüş. İstanbul'dan New York'taki Cerrahi asitanesine koşarak gelmiş. Aşk ehlinin vedalaşması nasıl da hazin. Yurdaer Baba ise bir buğday başağı gibi, kollarını bağlamış, başı önde, hangi derin denize dalmış. Dergahın bahçesinde kar... Türk Bayrağı'na sarınmış ağırbaşlı bir sal... Sanki güzel bir gelin uğurlanıyor evinden çıkmış, eşikte son vedalar, birazdan atına binip uçacak... Herkes yeşil giysiler, yeşil örtüler, tüller, şifonlar, yelekler, sarıklar, taclar kuşanmış veya bana mı öyle geliyor, hüzünleri bile pek zarif... Amerika'dan dostlarımızın gönderdiği fotoğraflara hayret ediyorum; yer kış, gök bahar, kalpler hazan, kalabalıksa yaz gibi kıpır kıpır... Bir büyük Veli için bütün mevsimler de koşup gelmiş gibi son namaza... Pek çok sufi dergahı bulabilirsiniz New York'ta, ama sevinçli çocuk sesleriyle dolup taşan birisine gitmek istiyorsanız, bu Tosun Baba'nın Cerrahi asitanesidir derler...
Kalbin yarasını Allah dostlarından başka kimse teselli edemez. Felek bazen pençelerini geçiriverir kalbe ya da bir kum fırtınasında kavrulan çöle döner sadrınız. Bazen haddinizi aşan şeyler istersiniz veya bir hayale, bir ümide kapılırsınız, tutku kanatlarını takınca uçamayacağınız sahra kalmaz sanırsınız... Sonra aniden çok kuvvetli bir şey gelir, zamanı ve dünyanın işlerini kendi bildiğince evirip çevirir. Kaderdir bu. Sonra denizler, gökler, yerler biter de sığacak yeriniz kalmaz dünyada...
Dindar insanların, felaketler karşısında daha sabırlı ve daha metin olduğunu söyler psikiyatrlar... Oysa modern dünya, tüm insanları moral açıdan birbirine benzetmiş, eski günlere kıyasla çok daha güçsüz, metanetsiz hale getirmiştir. İnsan, yalnızdır... Yalnızız. Tekkeler ve Allah dostları, kederin ve yalnızlığın şifası gibiler...
Ahşap minaresiyle yemyeşil bir bahçenin içinde billur gibi parlayan Cerrahi asitanesi artık Yurdaer Baba'nın (Doğanata) davet sedasıyla berdevam... Dergahın duvarında yazdığı gibi her şey, "Ah, Teslimiyyet!"...