Kuşkusuz çok geniş bir alanda ve kelimenin tam anlamıyla bir varoluş mücadelesi veriyor Türkiye. Neler gördüğümü başlıklar halinde paylaşmak istiyorum izninizle.
Bir:Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın gündeme getirdiği 'vatandaşlıktan çıkarma' önerisi, terörün ve ona destek olanların belini kıracak ciddi bir hamledir. Türkiye'nin varlığına kastedenlerin, böyle yaptırımlar olmaksızın bertaraf edilmesi mümkün değildir. Kendilerine barışla ilgili verilen şansı çukurlara gömenler ve onlara hayatın her alanında destek olanlar bedelini de ödemelidir.
İki:Uzun zamandır dile getirdiğim bir başka konunun da terörle mücadele kapsamında acilen gündeme alınması zorunludur. Terör örgütünün uzantısı olan HDP belediyeleri, başkanlar tarafından değil, doğrudan KCK temsilcileri eliyle yönetilmektedir. Bu belediyeler, imar başta olmak üzere pekçok alanda elde ettikleri gelirleri, bu temsilciler eliyle Kandil'e taşımaktadır. Net ifadesiyle, bugün bölgedeki HDP belediyeleri, terör örgütünün en büyük finans kaynağı haline gelmiştir. Bunlara acilen el konulmalıdır.
Üç: Bu mücadele, Kürtlerle Türkiye arasında değil, terörle Türkiye arasındadır. Bu ülkede yaşayan Kürtlerin en az üçte ikisinin, ne devletle, ne bayrakla ve ne de bir olmakla ilgili sıkıntısı vardır. Bu nedenle mücadele devam ederken asıl yapılması gereken, çözüm sürecini hatırlamak değil, Türkiye ile kalbi bağları olan, teröre bulaşmamış, kaderini bu ülkeyle bir gören kitlelere dokunmanın yollarını aramaktır. Cumhurbaşkanı'nın, Külliye'de gerçekleştirdiği kanaat önderleri toplantıları, bu anlamda ciddi bir modelin omurgası olabilir.
Dört:Bu konuyla doğrudan ilgili bir başka başlığı da ısrarla gündeme taşımaya devam edeceğim. Sözümona Erdoğan'ı protesto etmek için ABD'de terör örgütlerinin ve özellikle de paralel çetenin aynı karede yer alması asla tesadüf değildir. Paralel çete, devletin kritik kurumlarındaki gücüyle, PKK eylemlerine alan açmakta ve örtülü istihbari destek vermektedir.
Beş: Türkiye'nin beka mücadelesi, sadece PKK'yla verilenle sınırlı değildir. Paralel çeteyle mücadele konusunda, devletin herhangi bir makamında en küçük bir gevşeklik gösterilmeksizin, örgütün asli unsurlarına dokunan bir yaklaşım geliştirilmelidir. Kimbilir kaçıncı kez ifade ediyorum ki, Erdoğan yalnız bırakılmamalıdır. Dünyanın dört bir yanında örgütün Türkiye aleyhine gerçekleştirdiği ve kritik sinir uçlarına dokunan lobi gücü kırılmalıdır.
Altı:Paralelle mücadele konusunda, söylediklerimi abartılı bulanlara soralım. Mesela nasıl oluyor da bu yapı hala devasa siyasi partiler üzerinde operasyon yapıyor, gündemlerini belirliyor, onları tetikçi gibi kullanıyor? Hatta genel başkan belirlemek gibi işlere soyunuyor?
Yedi: Bir kardeşlik, bir yeniden birlik ve gelecek umudu projesi olarak başkanlık sisteminin; siyasetin, ama öncelikle de AK Parti'nin gündemine aktif olarak girmesi zorunludur. AK Parti, anayasa gündemini mutlaka başkanlık gündemiyle birlikte taşımalıdır. Dünyanın en iyi anayasa metni bile, onu hayata geçirecek bir sistem olmadan anlam taşımaz.
Sekiz :Mevcut parlamentoda başkanlık ve anayasa konusunda 330 oyu bulup referandumun önünü açmak elbette kolay değildir. Ancak iyi bir diyalog zemininde MHP''nin verebileceği desteği de dikkate alarak bu konu acilen gündeme alınmalıdır. Siyaset risktir ve yürümeden mesafe alamazsınız.
Dokuz: Mevcut parlamenter sistemin Türkiye'nin sırtında bir yükten başka anlamı olmadığına inanıyorsak, başkanlığın önünü açacak her seçenek acilen ele alınmalıdır. Referanduma gidilmezse, seçime gidilecek bir kararlılık gösterilmelidir.
On:Gün elbette birlik günüdür. Elbette birlikte yola çıkan herkesin eskisinden daha fazla bir olma günüdür. Ama birlik olmak sadece Türkiye'yi daha güçlü kılacak bir yol haritası üzerinde samimi olarak yürümekle mümkündür. Niyet ve söz yetmez; eylem zamanı.