Malum çevrenin malum gazetesinin malum genel yayın yönetmeni haftada bir gün yazdığı yazısında “Neredesin ey Ebuzer” diyerek sözüm ona genelde hükümeti ama özelde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı “şatafat”, “lüks” ve “israf” ithamlarıyla vurmak istemiş.
Lakin yakın geçmişi unutmuşçasına yazmış yazısını.
Oysa elbette “Hafızayı beşer nisyan ile maluldür” sözünün bir gerçekliği vardır ama o kadar da balık hafızalı değiliz..!
Hele hele, “kendi yaptıkları”nı başkalarına yüklemek gibi genel bir davranış bozukluğunda olanlara karşı hiç değiliz..!
Siz ne zaman fakir sevdiniz?
Şimdi hemen şunları bir hatırlatalım:
- Bu malum çevre -ki buna devlet “paralel yapı” ismini uygun görmüştür- zenginlikte sınır tanımayan...
- Tüm tarihi boyunca fakir sevmeyen...
- Müslümanlarla değil hep gayrimüslimlerle yakınlık kuran...
- Mesela üniversitede mescit açılsın diye haklı bir eylemi “biz onlardan değiliz” diyerek goygoylayan...
- Mesela “Ben de Müslümanım ama sana selam veremem yoksa kimliğim ortaya çıkar” diyerek üniversite ortamlarında diğer dini cemaatlere mesafe koyan...
- Boğaz’daki bir yalıda akşam yemeği keyfi sürerken “Boğaz Köprüsü’ndeki ışıkları istersen şimdi istediğimiz renge çevirtebiliriz. O işleri de bizim kardeşler yapıyor” diyen...
- “İsterseniz falanca ağabeyi arayayım yatıyla bizi alsın İstanbul Boğaz’ında denize girmenin keyfini yaşayalım” diyen...
- Arkadaşının babasının köyden gönderdiği salçayı ekmeğine sürerek iftar edenlerle dolu öğrenci evleri varken, kendi öğrenci evlerinde “maklube” dahil türlü türlü yemekler ile iftar eden...
- İstanbul’un özellikle E5’in kenarlarına gökdelen diken...
- Diktikleri lüks rezidans ve AVM’lerin reklamlarını sayfalar dolusu reklamlar ile kendi gazetelerinde yayınlayan...
- Sonra da tüm bu “kirliliğin sorumluluğunu” iktidara atan...
- Bir Afrika ülkesindeki “rafineri”yi bir iş adamına pazarlamaya kalkan...
- Sadece Türkiye’de değil, dünyada şatafat ve zenginlik üzerine hayat süren...
- Guguk kuşu gibi başkasının yuvasını işgal edip, sonra da orayı tarumar eden...
- KPSS sorularını çalıp, kendi şakirtlerine veren...
- Binlerce gencin geleceğini çalan, binlerce insanın hakkını gasp eden...
Şatafatı biz sizde gördük
Bugün gelmiş bize “Ey Ebuzer neredesin” diyor!
Allah aşkına ya aynaya bakmıyorsunuz, ya “hipermetrop” olmuşsunuz gözünüzün önünü göremiyorsunuz.
Tamam siz körsünüz de bizi de mi kör sanıyorsunuz?
Biz bütün bunları sizde gördük, sizde duyduk!
Siz ne zamandan bu yana “fakir sever” oldunuz?
Siz ne zamandan bu yana Ebuzer-i Gıfari hazretlerini hatırlar oldunuz?
Aklınız başınıza yeni mi geldi; yoksa siz hala bizimle kafa mı buluyorsunuz?
Geçiniz!
Geçmişinizde Ebuzerlik yok ki bugününüzde olsun!
Sahi “altın” işini “otel”, “yat” ve “yalı” işini kimde gördük?
Allah dumanlı kafalardan bizi muhafaza etsin!
Bosna’dan binlerce selam
Siz bu satırları okurken ben Bosna’da 5 bin çocuk ile Türkçe, Boşnakça şarkılar, türküler söylüyor olacağım. Yunus Emre Enstitüsü’nün organizasyonuyla Zenitsa kentinde 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında bir etkinliğe katılıyorum. Gördüklerimi, hissettiklerimi ve yaşadıklarımı sizlerle paylaşmayı diliyorum.
Ramazan’ın müjdecisi, üç ayların başlangıcı Regaip Kandili’nizi tebrik ediyorum.
Bosna’dan Türkiye’ye binlerce selam.