Fenerbahçe’nin Başakşehir karşısında işi hiçte kolay değil. Her ne kadar Aykut Kocaman iyi niyetli mesajlar veriyor olsa bile şampiyonluk türküleri söylemek için hem çok erken, hem de dereyi geçmeden paçayı sıvamaya benzer.
Gönül isterdi ki, Fenerbahçe lig başlangıcında ezeli rakibi Galatasaray gibi aktif, baskılı, skora giden futbol sergilemiş olsaydı. Ama gelin görün ki, ağır-aksak, kör-topal gidiyor. Ortaya koyduğu futbolla maçı kazanıyor olsa bile, şimdiki görüntülerinde ilerisi için hiçte iç açıcı gözükmüyor. Kadronun neresinden tutacak olursak olalı, elimizde tutarlı çok az oyuncu var. Örneğin kaleci hala bir sorun. Bir maçta Volkan Demirel oynuyor. Hatalı gollere izin veren görünüşüyle seyredenleri sıkıntıya sokuyor. Ama Kameni’nin de pek farkı yok. Yapılan yabancı transferler de varsa yoksa Valbuena. Soldado’ya baktık pek bir şey göremedik. Giuliano’ya bakar olduk, o da performans açısından Fener’e katkı sağlayacak gözükmedi. Monaco’dan transfer olan Dirar ne kokuyor, ne de bulaşıyor. Isla da verimli değil.
Orta sahası geçmişte sıkıntılı dönemlerdeki görüntüleri sergiliyor. Mehmet Topal’da olağanüstü bir düşüş var. Ozan Tufan ise hala kendine güvenini kazanmış değil. Ürkek futbola özen göstererek performas düşüklüğü içinde. Şimdi okuyucularım diyecek ki, “Bu Fenerbahçe’nin hiç mi iyi tarafı yok?” Ben en iyi şekilde olmasını istemez miyim? Öyle bir futbol sergilesinler ki, rakip kaleye dizi dizi goller atsınlar, ben de kalkıp ayakta alkışlamak isterim. Ama ne yazık ki şu günlerde umduğumu bulamayanlardanım.
Bir de hakikaten Fenerbahçe’nin başına bela olan Van Persie diye bir fenomen var. Kulüp buna servetler ödüyor. Ama o uçan Hollandalıymış umurunda değil. Fenerbahçe doktorları sakatlık iddiasında bulunurken, bu arkadaş ülkesinin milli takımına giderek sakatlığını daha fazla pekiştirdi. O zaman ben de ondan gelecek hayır Allah’tan gelsin diyorum.
Bir de Mehmet Ekici olayı var. 6 ay beklemeden sonra bir maç oynadı 1.5-2 aya yakın zamandır sakatlık yaşıyor. O da kadroya girse nasıl bir verim sağlayacağı meçhuldür. Kısacası Aykut’un işi çok zor.