Son dönemlerde sürekli şöyle oluyor: Meclis'te bir konunun araştırılması gündeme geliyor ve Cumhur İttifakı, muhalefet partilerinin bu yöndeki taleplerini reddediyor...
Bu konuya bakarken, bir başka konu da gözüme çarptı: 15 Temmuz Darbe girişiminde aktif olarak "var" olduğunu bildiğimiz "yurtta sulh konseyinin" bir mahkeme tarafından "olmadığına hükmedildiğine" dair paylaşımlardı.
Bugün, bu iki konuya değinmek istiyorum. Gerçekleri ve tartışmanın hukuki yönünü bilmek herkesin hakkı çünkü.
ERKLER ARASI DENGE
Devletin üç erki var. Yasama, yürütme ve yargı. Arasındaki ilişki ve bağlam Anayasa'da düzenlenmiştir. Birinin diğerine üstün veya tahakküm edici düzeyde seyretmemesi gerekir. Bu erkler arasında kuvvet yönünden bir mücadele olabilir ancak hiçbir zaman birinin kesin üstünlüğünü ilan edecek durumda olmamalıdır. Bunun için görev alanlarına saygı "eylemli biçimde" sürmelidir.
MECLİSİN ARAŞTIRMA YETKİSİ
Anayasanın 98. maddesi Meclis'e, araştırma, genel görüşme, soruşturma ve soru suretiyle bilgi edinme ve denetleme yetkisi vermiştir. Kimi zaman çıkarılacak bir düzenleme için yasama araştırması yapılır ki bunun en yakın örneği yapay zekâ konusunda kurulan komisyondur. Kimi zamanda hükümeti denetlemek için "siyasi araştırma" bağlamında kullanılır bu araştırma yetkisi.
BİR KONU NE KADAR ARAŞTIRILABİLİR
Meclis yargının faaliyet alanına dahil olabilecek mahiyette bir araştırma yapamaz. Bu anayasal olarak mümkün değildir. Özellikle bir konu yargıya intikal etmişse, Meclis yargılamanın denetimini sağlayacak veya işleyişi etkileyebilecek bağlamda bir araştırma yapamaz. Bu hemen her ülkede aynıdır (*).
SİYASİ BİR HAMLE
Meclis'in yargıya intikal etmiş olan bir konuda araştırma yapması gündeme gelse bile bunun çok sınırlı bir alan içinde kalabileceği, dolayısıyla bu kritik noktanın çoğu zaman yeni ve gereksiz gündemler ile yargıyı tartışmaya açabileceğini görmek gerekir. Onun için reddedilen araştırma önergelerine ilk olarak bu açıdan bakılmalıdır.
RET GEREKÇESİ AÇIKLANMALI
Meclis'in bu konuda "ret gerekçesini" toplumda kafa karışıklığı oluşturmayacak biçimde netleştirmesinin bu "yüksek iletişim çağının" bir gereği olduğunu belirtmek isterim. Bu konu atlanıyor veya üzerinde durulmuyor. Oysa gerekçelendirmek ve duyurmak gerekiyor.
HAKKIN KÖTÜYE KULLANIMI
Son dönemde şöylede oluyor. Mecliste tüm partiler bir konuda "araştırma komisyonu" oluşturmak için anlaşıyor. Öncesinde bir parti aynı konuda tek başına teklif sunuyor. Teklif -doğal olarak- reddediliyor. Reddedildi diye ajanslara haber geçiliyor. Sonra aynı komisyon tüm partilerin onayı ile kuruluyor. Ama ne fayda! Manipülatif bilgi tüm kanallarda dolaşıyor. Bu siyaset olabilir (!) ancak hukuki açıdan hakkın kötüye kullanımından başka bir şey değil bence.
YURTTA SULH KONSEYİ
Birkaç "bildik!" yazar şöyle bir paylaşım/haber yaptılar geçen gün: "Ankara'da bir mahkeme yurtta sulh konseyinin olmadığına dair bir karar vermiş". Kararı aradım taradım, bulan bilen yok. Zira böyle bir karar yok. En güncel olan kararda ise "...Sanıkların darbe teşebbüsünün ülke çapındaki planlamasından sorumlu oldukları, Cumhurbaşkanına suikast ve stratejik öneme sahip kurum ve yapıların ele geçirilmesi planını yaparak 15 Temmuz 2016 günü itibariyle hayata geçirmeye çalışan ve sözde sıkıyönetim direktifini hazırlayan kişiler oldukları, sanıkların bir kısmının Fetullahçı Terör Örgütü'nün gerçekleştirdiği darbe girişimini ülke çapında planlayan ve organizasyonunu yapan Yurtta Sulh Konseyi içinde yer aldıkları..." tespit ediliyor(**).
YARGININ SİYASİLEŞTİRİLMESİ...
Biz bu gerçeği söyleyinceye kadar, kaç kişi inandı bu olmayan karara siz düşünün. Yargının siyasileştirilmemesi pek tabi ilkin yürütmenin görevi. Ancak bu muhalefeti sorumsuz kılmıyor. Tüm partilerin uyuştuğu bir konuda önceden davranıp önerge vermek de araştırma yapılması "teknik" olarak mümkün olmayan durumlarla ilgili teklif verip yargıyı "şaibeli" alana düşürmek de, olmayan bir "kabulü varmış gibi" servis etmek de yargıya "muhalif" müdahaledir. Muhalefet etmek, yargıyı bu denli yıpratma hakkı vermez...
(*) Detaylı bilgi için şu iki makaleye bakabilirsiniz:
- https://hukukdergi.ebyu.edu.tr/wp-content/uploads/2015/10/2006_X_5.pdf
- https://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/ViewPDF-ayni-olaya-iliskin-meclis-arastirmasi-ile-adli-sorusturmanin-bagdasmazligi-uzerine-302
(**) Bahsettiklerim bu karardan: Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 17.07.2024 tarih ve 2021/6496 esas, 2024/9381 karar sayılı ilam. Merak edenlere 757 sayfalık bu kararı iletebilirim.