Malatya 6'ncı Kitap Fuarı’na katılmak için İstanbul’dan Malatya’ya gitmek için uçağa binerken karşılaştığım insanların heyecanla ve bir o kadar umutsuzlukla sordukları sorulara cevap vermekten bir hayli zorlandım.
Özellikle de gençlerin soruları beni bir hayli terletti diyebilirim.
Neden referandumda istenen, beklenen ve konuşulan sonuç alınmadı. Günlerce yüzde 58-60’lar beklentisi ve AK Parti, MHP birlikteliği olmasına rağmen böyle bir sonucun çıkması kendilerini derinden endişelendirdiğini söylüyor. Bir şeylerin eksik ya da yanlış yapıldığı konusunda hemfikirler ama ne eksik ve ne yanlış bu konuda kafaları karışık.
Bunları tartışırken birden cep telefonlarına ABD başkanının PYD'ye silah gönderilmesi yasasını imzaladığı haberi düştü. Bu haberle beraber önce derin bir sessizlik ve neler oluyor soruları peş peşe geliyor.
Sorularda öfke var.
Kimi ABD'nin baştan beri bu ülkeye karşı her türlü düşmanlık içinde olduğunu söylüyor,
kimi İncirlik Üssü’nün derhal kapatılarak bu yapılanlara cevap verilmesini dile getiriyor.
Biraz yaşlıca bir bey Amerika Kürt devleti kurmak için bugünleri fırsat biliyor diye söze giriyor.
Esmer ve hafif sakallı genç ise hayır diyor, “Bu olup bitenler her ne kadar Kürtler ve PYD-PKK üzerinden süren bir tartışma, gerilim ya da Türkiye’nin bir terör örgütü olarak gördüğü PKK’yi meşru görme eylemi olsa da aslında tıpkı 1980'lerde Amerika’nın Afganistan’da ve diğer ülkelerde mücahitleri silahlandırması onlarla beraber Ruslara karşı savaşması Amerika’nın derdinin Müslümanları desteklemek değil tam tersi kendisi için bir numaralı düşman gördüğü Rusya’nın parçalanması ve yenilmesiydi. Nitekim Brezinski’nin sonradan itiraf ettiği gibi bu destek ve savaş Sovyetler birliğini yıktı ve bizim yegane amacımız da buydu söylemi tıpkı bugünleri anlatıyor gibi.”
“Bugün de dünün komünizminin yerine İslamı ve Müslüman dünyayı koydular ve her ne kadar Türkiye bir NATO ülkesi olsa bile kendileri açısından tehlike teşkil eden bir İslamcı iktidar ve cumhurbaşkanı tarafından yönetiliyor. Bu onlar açısından kabul edilebilecek bir durum değil. Şimdiki stratejileri açısından ve PKK bir sekuler örgüt yoksa dünyanın en aptal devleti bile bir örgütü mü yoksa bir Devlet mi senin ortağın olduğunda düşmanını daha çabuk yenersin sorusuna elbette bir Devlet olursa daha çabuk yenerim der. Ama ısrarla Türkiye ben varım seninle Rakka’da DEAŞ ile mücadele etmek için ama Amerika ve diğer ülkeler hayır PYD'ye diyorlar bu savaş sanatına da ters bir anlayış.”
“Demek ki sorun öncelikli olarak DEAŞ’ın bitirilmesi sorunu değil ya da sorun bir Kürt devletinin kurulması sorunu da değil. Bakınız Barzani yönetimi 2014 haziranında bir bağımsızlık referandumu sözünü dile getirdi. Tüm batı devletleri bir ağızdan hayır dediler ve yetmedi DEAŞ’ı Erbil’e saldırttılar ve hala Barzani’ye referandumu yaptırmamak için her türlü baskıyı yapıyorlar. O halde mesele Kürt devleti meselesi değil, mesele Türkiye’de muhafazakar onlara göre cihatçılara yardım eden bir iktidarın bölgedeki gücünü sıfıra indirmektir ve içerde de onu mümkün olan tüm yollarla devirmektir.”
Eğer bir dakika artık dur demesem genç arkadaş saatlerce konuşacak durumda görüyordu kendisini.
Öyle görünüyor ki Türkiye’yi daha fazla içe kapatarak içeriden kabuğu parçalama gayretleri artacak gibi ve kimi siyasal duruşlarda onların bu gayretini kolaylaştırıyor sanki.
Hem içeride hem de dışarıda neler oluyor sorularına hamaset ve sloganlar dışında doğru ve gerçekçi cevaplar arama zamanı gelmedi mi?
Bunun için de doğru cevaplar almak adına doğru sorular sormak gerekiyor.
Evet sahiden neler oluyor?