BBC'de yayınlanan bir röportajla gündem oldu. Aslında yaklaşık altı aydır benzeri haberleri alıyordum. Konu; başörtüsünü açmaya karar veren kızlarla ilgiliydi. Ortaklaşa kurdukları bazı yazışma gruplarında, bloglarda, örtünmeyi terk ettikten sonra kolaylaşan yaşamlarını yazıp çiziyorlardı. Önemsemedim, üzerinde pek durmadım. Zira baş örtme, dini bir ibadettir ve kişinin hidayet macerasıyla, ruh dünyasıyla, kalp huzuruyla ilgilidir.
Prof. Muhyeddin Şekür, ‘huzur’ bahsini çok önemser, bize de çok kez sormuştur. Onun o derin siyah gözleriyle, gözlerinizin tam içine bakarak sorduğu; “Niçin huzursuzsunuz” sorusu, modern yaşam içindeki tüm çalkantılarımızı, koşuşturmacalarımızı, memnuniyetsizliklerimizi, arzularımızı, takıntılarımızı, gitmek isteyip de gidemeyişlerimizi, bir anın içinde gözümüzün önüne serer. Ve bu sarsıcı sorudan sonra, hüküm gelir; “Müslüman huzurludur, kalbinizin huzuruna dikkat edin”...
Bu kısa edebiyat muhaveresi bile, kalp huzurunun, itminanının, iknanın, rızanın, teslimiyetin, tüm kulluğun esası olduğunu vurgular. Hz. Aişe'nin, hadis rivayetlerinin toplandığı Müsned-i Aişe, ‘kalp’ mevzu ile başlar.
Bizler, insanların kalplerini açıp bakamayız, açıp bakmaya yeltenmeyi de, riya ve kibir olarak gören bir medeniyetin içinden geliyoruz. Kimseyi başı açıklığı veya kapalılığı ile yargılamayız. Lakin başörtüsü yani tesettür Allah'ın emridir. Bu yüzden hatırı alidir. Cenab-ı Allah'ın hatırını da elimizden geldiğince çiğnetmeyiz.
Ama BBC'de gördüğümüz başka bir şey... Politik bir projeye hizmet ediyor. Sanal medyada ‘özgürlük’ ve ‘meydan okuma’ başlıklarıyla açılan hesaplara ve hikayelere göz attığımda bu fikir daha da kesinleşti. Gezi olaylarından sonra başını açmaya karar verenler... Kürtlere yapılan eziyetlerden sonra açılanlar... Kürtçe yasak olduğu için açılanlar. Eşcinsellerin insan yerine konmadığını düşündükleri için açılanlar... Erkek arkadaşlarıyla aynı yataktaki resmini paylaşanlar. Özgürlüğü, serbest cinsel ilişkiye indirgeyenler... Hasılı kelam, epey kalabalık bir gardrop.
Yirmi yıllık gazeteciyim, bu başörtü açma-özgürlük kurgusunun, planlı bir nefret senaryosu olduğunu çok açık görüyorum. Bunu sosyal medyada paylaştıktan sonra, ciddi bir linç yaşadım. Eşcinsel lobisi ve bu lobiye dahil olmuş FETÖ unsurları çılgına döndüler. Buna CHP/ AK Parti karşıtlığı da eklendi. Şahsıma ve başı örtülü kadınlara, ağıza alınmayacak küfürler, tehditler, aşağılamalar.. Bu kamplaşmacı ve kör düşmanlık dilini tehlikeli buluyorum. İnsanların başörtüsü üzerinden bu kadar ağır bir nefret ve hınçla dolu oluşları, gerçekten içler acısı halimizi gösteriyor.. Şunu açık söyleyeyim ki; Siz isteseniz de istemeseniz de, Allah'ın emrine uyan kadın ve erkekler her zaman var olacaktır.
İnsanların zorla örtünmelerinin, zorla namaz kılmalarının, zorla oruç tutmalarının, baskıyla dindar görüntü vermelerinin Allah katında bir değeri yoktur. Çünkü dinin evi, kalptir. Dini değerli kılan, insanların gönlüdür, imanın kalplere doğmasıdır.
Hepimizin kusurları var, eksiği, hataları var, özellikle son dönemde mütedeyyin kesim olarak dünyevileşmenin ağır imtihanındayız. Müslümanım diyenlerin halleri, topluma gönül yorgunluğu, bıkkınlığı, usancı veriyor... Ama bizim bu düşkün hallerimize bakarak, İslam budur zannetmek de büyük hata olur! Bizim kusurlarımızı tenkid ederken haklısınız ama dini tenkid etmenize müsaade etmeyiz...