Fransa çoğumuzun beklemediği bir şey yaptı ve Suriye yerine Mali’ye müdahale etti. Yaklaşık bir yıldır süren iç savaş tam da muhalif güçlerin başarısı ve belki de ülkenin bölünmesiyle sonuçlanacakken Fransa soruna müdahil oldu ve savaşın seyri değişti. Bir Avrupa ülkesi önderliğindeki koalisyon güçleri Mali’deki askeri rejime hayat öpücüğü verdi.
Peki, Suriye’de akan kana seyirci kalan BM Güvenlik Konseyi üyesi bir ülke neden Mali’ye müdahale etti? Sebep bazılarının iddia ettiği gibi altın madenleri miydi? Suriye de Libya gibi petrol zengini olsaydı Mali’ye müdahaleye destek veren Amerika ve İngiltere Suriye’ye yapılacak bir müdahaleye de destek verir miydi? Yoksa sorun sadece El Kaide ya da genel olarak radikal unsurlar mıydı?
***
Sebep hepsi ve daha fazlası ama teker teker hiçbiri. Suriye’de petrol olsaydı müdahale tabii ki daha cazip olurdu. Fransa, İngiltere ve Amerika Suriye’de iktidara Müslüman kardeşlerin geleceğinden korkmasaydı müdahale etmeseler bile muhalefete tabii ki daha fazla destek verirlerdi. Ama unutmayalım ki Suriye Mali değil, her ülke ve sorun kendi şartları içinde değerlendirilmek zorunda.
Mali ordusu da muhalefeti de güçsüz bir ülke. Bir kaç uçak ve bir kaç yüz kişilik bir birlikle orada istediğiniz siyasal sonuca ulaşmak mümkün. Suriye ise güçlü ordusu, sofistike silahları olan bir devlet. Kimyasal silahları ve füzeleriyle Türkiye’yi dahi tehdit edebilme yeteneğine sahip. Suriye’ye bir kaç yüz kişi ve üç-beş uçakla müdahale edemezsiniz.
Evet, İsrail gibi sınırlı bir hedefe saldırı için operasyon yapabilirsiniz, ama yaptığınız müdahalenin rejim değişikliği ile sonuçlanması için yüzlerce uçağa ve seyir füzesine ihtiyacınız vardır. Suriye kapsamlı bir planlama gerektirir. Rusya’nın çıkarlarının korunmasını şart kılar. Müdahalenin sonucunda ortaya çıkacak kaos ortamında ise arzuladığınız siyasi sonuca ulaşmanız imkansıza yakındır.
Mali İsrail’e dolayısıyla da dünyanın en karmaşık sorununa sınırı olan bir ülke değildir. Malili muhaliflerin elinde bölge ve dünya siyasetini etkileyecek imkanlar yoktur. Suriye Kürt sorununu kaşıyabilir, küçük bir manevra ile İsrail’i sorununa taraf edip Arap dünyasını yanına çekebilir, İran ve Rusya ile ittifak kurabilir, Lübnan’ı istikrarsızlaştırabilir. Mali’deki Tuareglerin de Şeriat isteyen radikallerin de yapabileceği tek şey Cezayir’de olduğu gibi petro-kimya tesisi basmak, çalışanlarını rehin almak olabilir.
Kısacası Mali ile Suriye karşılaştırma kabul etmez. Sorunların özü de birbirinden farklıdır. Birinde demokrasi taleplerinin orantısız güç kullanımı sonucunda bir iç savaşın çıkması diğerindeyse ayrılıkçılığın bastırılması söz konusudur. Uluslararası Hukuk açısından bakıldığında darbeyle de gelmiş olsa Mali’de meşru rejimin talebiyle yapılan bir müdahale söz konusudur. BM Güvenlik Konseyi kararı gerekli değildir.
***
Mali egemen bir devlet olarak kimden yardım isteyeceğine karar verme yetkisine sahiptir. Mali’deki durum kabaca bizim NATO’dan destek talep etmemize benzemektedir. Suriye’ye yapılacak bir müdahale ise ancak Güvenlik Konseyi kararıyla meşru hale gelir. Kaldı ki Mali’deki çatışmada hükümet güçlerinin yanında sadece Fransa yer almamaktadır. Pek çok Afrika ülkesi asker göndermiş, destek vermiştir.
Afrika’ya açılan Türkiye’nin Mali konusunda her düzeyde hassasiyet göstermesi anlaşılabilir. Anlaşılamayacak olan Türkiye’de var olan kategorik Fransa karşıtlığı ve sanki El Kaide bağlantılı gruplarla empati kuruyor gibi görülmesidir. Kendi ayrılıkçılıktan çekerken başkalarının ayrılıkçılığına destek verirmiş gibi algılanmasıdır. Neden Suriye ise, karşılaştırma zaten yanlıştır...