Washington Portakalı ekrandan parmağını sallayarak sitem ediyordu gidenlerin ardından; “Bazılarını memnun edememişiz galiba.. Bu ülke sizin hayatınızı kurtardı. Sizin, eşinizin, çocuklarınızın hayatını kurtardı..” diyordu..
Anlamadım ki.. Geldiklerinden beri ‘gitsinler’ kampanyası yapan Portakal ve diğer tüm turunçgiller, şimdi insanlar kendilerine başka çıkış yolları arıyorlar diye neden sinirleniyor? Gelmesinler diye etmediklerini bırakmamışlardı. E gidiyorlar işte. Hatta gidemiyorlar bile. Bir bilinmeze sürükleniyorlar. Yeni ve belki de sonu faciayla bitecek bir maceraya yelken açıyorlar. Ama Portakal ve türevleri hâlâ memnun değil. “Bu ülke sizin hayatınızı kurtardı” diyor. Şu kibire bakın hele.. Şu enaniyete.. Ee? Hayatını kurtardığınız o insanın, günün sonunda ne yapmasını istiyordunuz?
***Neden gidiyor mülteciler? Hiç düşündünüz mü? Portakal’ın istediği gibi minnettar olup Fox Tv’nin kapısında sabaha kadar dua etmek yerine neden kaçış yolu arıyorlar?
Yoksa, yoksa ne?!..
Hayatlarını kurtarmışız..
Öyle buyuruyor Tilkilerin Portakal..
Mantar tabancası patlasa korkudan evinden çıkamayacak olan adamların, bu iç savaştan kaçanlarla ilgili acımasız yorumlarına bakıp, ancak onlar adına utanabiliyorum.
Ak Parti siyasetiyle ayrı düşmüş, stratejik yüzeyselliğin peşinden koşan bir kaybetmiş, Edirne’ye yürüyenlere bakıp şöyle yazmış; “ hani biz ensar/muhacir anlayışıyla kucak açmıştık onlara, şimdi Avrupa’ya karşı kart olarak mı sahaya sürüyoruz?”.. Bu meselelere uzak biri olsa oturur anlatırsın. Ki oturup uzun uzun anlattıklarım da oldu, olmadı değil. Fakat bu arkadaşlar, işin içinde. Yani iç savaştan kaçan bir komşumuzu misafir etmekle onu zincir altında tutmak arasındaki farkı bilecek durumda. Peki neden böyle yapıyor? Çünkü çukur olmak bunu gerektiriyor..