Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığı hayırlı olsun. Bir siyasi partide olabilecek en riskli, problemli ve zaafa en açık görev değişikliğini böylesine kolay ve pürüzsüz gerçekleştirdiği için AK Parti’ye de hayırlı olsun. Neredeyse seçim kazanmak kadar zor olanı ustalıkla yapmışlardır.
10 Ağustos’ta yüzde 52’ye ulaşmış siyasi gücün bir numaralı koltuk için ittifakla karar verebilmesi, sahip olunan gücü büyük bir sorumlulukla taşıma iradesini gösterir. Topluma verilmiş 2023 sözünün ağırlığını hissettiklerini ifade eder. Bir başka ifadeyle gelecek Haziran’da yapılacak seçimlerde bir oyun dahi heba olmasına yol açmayacak bir politik titizliği ilan eder.
Süreci ustalıkla yöneten ve sadece bu mahareti nedeniyle bile siyasi kariyerini hak ettiğini gösteren Tayyip Erdoğan olmuştur. Yeni Cumhurbaşkanı’nın genel başkanlık tayini süreci minimum risk ve maksimum faydayı elde eden ders niteliğinde bir liderlik örneğidir. Tutarlı bir model tanımladı ve ardından da sadece yeni genel başkanı/başbakanı belirlemedi, aynı zamanda o modeli de partisine benimsetti.
Ne duygusal, ne de geçici bir tercih
İcraatta devamlılık, devlet zirvesinde uyum ve bilhassa da AK Parti’nin temel değerlerinin korunması... Davutoğlu’nu 26’ncı Başbakanlığa taşıyan kişisel kariyer ve kabiliyetlerine ilaveten bu temel prensipler olmuştur. Bu açıdan rahatlıkla söyleyebiliriz ki “ikinci yeni”nin yani, ikinci 10 yıl AK Parti iktidarlarının lideri olarak tercihi rasyonel bir karardır. Prof. Davutoğlu, sadece uyumlu bir çalışma potansiyeline sahip olduğu için değil, sadece dünya tarafından tanınan tecrübeli bir isim olduğu için değil, sadece iyi bir eğitim aldığı için değil; aynı zamanda AK Parti kimliğine tamamen özdeş olduğu için öne çıkmıştır.
AK Parti’nin hedefleri, ilkeleri ve toplumun beklentileri gibi ölçülere vurulduğunda en isabetli isim yine Davutoğlu’dur.
Yeni genel başkan/başbakan ne duygusal bir tercih ne de geçici bir çözümdür.
Gayet tabii, Erdoğan gibi karizmatik ve çok başarılı bir liderin koltuğuna oturmak başlı başına bir siyasi meseledir! Bir yandan selefiyle kıyaslanmak öte yandan da aynı zamanda Cumhurbaşkanı olarak onunla çalışmak siyasi ustalık isteyecektir. Davutoğlu, zaten birkaç ay öncesinden yeni başbakanı tanımlarken “Silik de olması gerekmiyor, problem çıkaran birisi de” diyerek bu konudaki yaklaşımını ortaya koymuştu. Nasıl davranacağını anlamak için başka işarete gerek yoktur.
‘İkinci yeni’ kadrosunun lideri
Davutoğlu aynı zamanda masa üzerindeki dosyalara en çok hakim olan isimdir. Sadece dış politika dosyaları değil, geniş ilgileri nedeniyle bütün üzerinde de hakimiyeti yüksektir. Koltuğa oturduktan sonra zannedilenin aksine, dış politika kadar iç politika ve ekonomiye yönelik kapasitesi ortaya çıkacaktır. Elbette bir alışma süresi gerekecektir ama dosyalara hakimiyeti nedeniyle bu süre tahminlerden kısa olacaktır. Erdoğan’la çok yakın çalışmanın avantajıyla yeni dönem üzerinde otorite kurması da kolay olacaktır.
Hiç şüphesiz, Türkiye gibi muazzam kapasiteye ulaşmış, hareket halinde, dinamik ve daha iyisi için istekli bir ülkeyi yönetmek kolay değildir.
Yeni Başbakan’ın omuzlarında, Erdoğan’la birlikte Yeni Türkiye’yi inşa etmek, ince işçiliğine kadar bütün ayrıntıları sevk ve idare etmek gibi önemli bir görev vardır.
AK Parti 12 yılda; vesayeti yıkarak, ekonomide kalıpları kırarak, diplomaside ufuk açarak ve en nihayet bütün zihinlerde devrim yaparak eski Türkiye’den yeni Türkiye’ye geçişi sağladı. Şimdi ise sıra, kalıcı bir demokrasi ve refah devletini kurmaya gelmiştir. Yeni Türkiye’yi de “ikinci yeni” kadroları inşa edecektir.
Yeni Başbakan, demokrasimiz, hukuk sistemimiz ve geleceğimiz için de hayırlı olsun.