Dünyada çok ciddi gelişmeler var.
Tetikte olacağımız zamanlardan geçiyoruz.
Bugünkü sistemi oluşturan Batı'da ontolojik bir kriz yaşanıyor.
ABD'de daha geçen hafta bir suikast girişimi yaşandı.
Biden başkanlık seçiminden çekildi, yerine devşirme Kamala Haris Trump'a karşı yarışacak.
İmparatorlukta işler iyice karıştı, müesses nizam çare arıyor.
Avrupa diken üstünde.
Rus korkusu her geçen gün büyüyor.
Diğer yandan Afrika'da Batılı emperyalistlere karşı büyük bir savaş başlatıldı.
Fransa Sahel'den kovuldu.
Afrika'nın önü açılıyor.
Ne var ki Çin, ABD ve Rusya kıtada Avrupalı eski güçlerin yerini almak için kıyasıya mücadele ediyorlar.
Türkiye "Afrika için Afrikalı çözüm" alt yapısıyla geliştirdiği insani diplomasi ile Afrikalı ülkelerle ilişkilerini derinleştirmeye çalışıyor.
Geçen hafta Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve Mit Müsteşarından oluşan bir heyet Nijerya'ya gittiler.
Bu gerçekten önemli bir ziyaretti. Artık Türkiye daha güçlü bir şekilde kıtada var olacağınıgösterdi bu ziyaretle.
Öte yandan, Türk dünyası ile yeni bir blok oluşturmak için ciddi adımlar atılıyor.
Türk Devletleri Teşkilatı'nın Şuşa'daki toplantısına Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın katılması, Kazakistan'dan Akdeniz'e bir bütünleşmenin ifadesi değilse ne?
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, "KKTC, Doğu Akdeniz'deki Türk varlığının serdar bekçisidir" derken, yükselen gücün, verilen mücadelenin büyüklüğünün altını çiziyordu.
Öte yandan Irak'ta ve Suriye'nin kuzeyinde emperyalizmin maşası teröristlerle mücadele tüm hızıyla devam ederken, bölgede yeni ittifaklar, yeni açılımlar yapan bir Türkiye var.
Dışarıda bunlar yaşanıyor da...
İçeride ne oluyor peki?
Bir köpek davasıdır almış başını gidiyor.
Artık yaşananların hayvan sevgisiyle alakası olmadığını hepimiz biliyoruz.
4 milyonunun üzerinde başıboş köpek sokakları işgal ederken, çoluk çocuğun can güvenliği yok.
İdrak yoksunluğuyla, psikolojik sorunla da alakası yok, onu da biliyoruz.
Eğer öyle olmuş olsaydı, fetişizm için uygulanan tedavi uygulanırdı, sorun kapanırdı.
Ama öyle değil.
Onlarca hayvanı öldürerek mama üreten şirketler tarafından farklı şekillerde desteklenen/fonlanan 2700 civarı hayvan derneği var.
Sorunu mecrasından saptıracak kadar ciddi bir çıkar alanı oluşmuş yani.
Kim ne derse desin...
Bu kirli stratejinin bir ayağı.
Daha doğrusu, Türkiye'ye karşı açılan savaşın bir parçası.
Üstelik bunu da saklamıyorlar.
"Türkiye'ye bir iç savaş yaşatacaklarını" söyleyecek kadar da ileri gidiyorlar.
Dün sosyal medyaya düştü...
CHP Eskişehir İl Başkanı, Gezi kalkışmasına benzer bir kalkışmadan bahsediyor.
Diyor ki...
"Gezide iki ağaç kesildi diye sokakları gümbür gümbür titrettiysek, can dostlarımız dokunulursa aynı şekilde mücadele vereceğiz!"
Kaldı ki, en ulvi değerleri dahi teröre perde yapan DEM'lilerin işin içine karışması olayı ciddiye almamız için yeterli sebep!
Bir şeyi sevdiğini söyleyen insanların bu kadar saldırgan olmaları, her türlü diyalog çağrısına, akılcı çözüm önerilerine kulak tıkamaları normal mi?
Değil tabii ki...
Daha doğrusu, kendi sevgilerini göstermek için öteki oluşturmak, hatta, insanlara karşı şiddete varan davranışlar sergilemek, evladını köpek saldırısında kaybetmiş insanları aşağılamak nedir Allah aşkına.
Demek ki fıtrat sirayet ediyor diyeceğim ama...
Bu kadar basit değil.
Bu tehdit dilini, şiddeti besleyen bir strateji var.