Hani ‘toplum artık bunları aştı.., demokrasi bilinci yaygınlaştı..’ falan diyoruz ya?!..
Hikaye!..
Hala mebzul miktarda tahammülsüz ve hazımsız var!...
Başkalarının kılık kıyafetinden, yaşam tarzından ve hatta varlığından rahatsız bunlar.
Lakin ‘kimseyi ötekileştirmeyin’ teranesini okumaktan da geri durmazlar.
Özellikle bir kısım sanatçılar arasında moda oldu.
Sanatçı duyarlılığı diye bir şey var ya.., belki de o yüzden fazla duyarlılar!..
İşte bu duyarlılıkla fırsat buldukları an, önce iktidara, sonra mütedeyyine ve dönüp dolaşıp yine başörtüsüne giydiriyorlar... Onca başörtülü, tesettürlü kadını umursamadan..
Benim bildiğim sanatçı, halka mâl olur, halka rağmen ‘mal’ olmaz!...
...
Dediğim gibi, biz tam ‘bunları aştık’ derken, Şevval Sam’ın hiçbir şeyi aşamadığını gördük...
Sam abla başörtüsü için ne diyor;
'O benim için tekstil ürünü, gün gelecek insanlar yaşayışlarıyla buna ihtiyaç duymayacak, ideolojik kesimler tarafından ortaya konan bir şekil'
Müthiş bir bakış açısı!.. Sam abla için başörtüsü bir teksil ürünüymüş!..
Hadi ya.. Halbuki biz başörtüsünü, metal sanayii ürünüdür diye biliyorduk!.. Tesettür amacıyla kullanıldığı gibi kask niyetine de takılıyor sanıyorduk!...
Sam ablanın başörtüsünün akıbeti konusunda bir öngörüsü de var.
‘Gün gelecek insanlar yaşayışlarıyla buna ihtiyaç duymayacak’ diyor...
Yanlışsın Sam abla!... İleride insanlar buna ihtiyaç duyar ya da duymaz, sana ne!...
Sen an itibarıyla kim ne giyiyorsa saygı göster yeter!...
Üstelik bugün de, fazla giyinme ihtiyacı duymayanlar var!
Biz ‘gün gelecek bir tekstil ürünüyle kapanacaksınız!..’ demiyoruz ama!...
...
Sam abladan sonra Serra Yılmaz’ın sanatçı duyarlılığı depreşti!...
O da şöyle diyor;
“Ben aslında insanların kapalı olmasından hiç hoşlanmıyorum. Bazen korkuyorum
başörtülülerden. Geçen gün hastaneye gittim, içeri girdim simsiyah bir öcü geldi üstüme. Korktum, korkutucu geliyor bana”....
Eminim Serra Yılmaz da ötekileştirmeye karşıdır!..
Keşke herkes açık olsa, böylece kimse ötekileşmese!.. Serra da mutlu olsa, öcüsüz bir ortamda korkusuz bir şekilde dolaşabilse!..
Neticede ‘İnsanların kapalı olmasından hiç hoşlanmıyorum..’ diyor... Yapacak bir şey yok, saygı duyacaksın!.. Serra’nın gözüne gözükmeyeceksin, korkmasın sanatçı abla!..
...
Sam abla ve Serra yetmedi, bir de Pınar Altuğ çıktı..
Onun da ‘başörtüsü alerjisi’ varmış...
Ne diyor;
“Türban inandığın için takılıyorsa sonuna kadar saygım var. Ama eğer şekilcilik olarak takılıyorsa o zaman tepki gösteriyorum. Biz Atatürk’ün çocuklarıyız.."
Bir de şunu ilave ediyor;
“Atatürk tartışılamaz”...
...
Eh, Atatürk ‘tartışılamaz’ olduğuna göre..,
O zaman tartışmaya da gerek yok!...
Anladığım kadarıyla kimin neyi, neden giydiğini biliyorsun.., zira sen Atatürk çocuğusun Pınar..
Lakin ben bilmiyorum...
Onun için soruyorum;
Şimdi sen, bikiniyi yüzmek için mi giyiyorsun, yoksa poponu göstermek için mi?!..
Hayır yani, yüzmek için giyiyorsan saygı duyacağım, ama başka bir amacın varsa tepki göstereceğim de...
Aydınlatırsan sevinirim Pınar!...