Salı akşamı Aydın Doğan medyası mensubu bir meslektaşımız twitter hesabından “30 Mart’ta evde seçim izleme partisi seçenekleri o kadar fazla ki, yılbaşını geçti. Herkes evlerde toplanıyor” diye yazdı.
El hak doğru...
Yine el hak doğrudur Ezgi Başaran’ın da yazdığı gibi, “Pazar günü evimize soba almayacağız” eyy okur... O gün sandıkta yapacağımız sözleşmeyle “Çocuklarımızın yaşayacağı bir hayatın temellerini kuracağız...” Aylardır meydanlar bu yüzden doldu. Meydanlar tam da bu yüzden daha Başbakan Erdoğan’ın ağzından ‘Paralel yapının-Pensilvanya’nın’ P’si çıkmadan yuhalama sesleriyle inliyor.
Artık hepimiz biliyoruz ki, her ne kadar zahirde ‘yerel seçim’ olsa da o gün sandığa hiç kimse önümüzdeki beş yılın ‘yerel yöneticilerini’ belirlemek için gitmeyecek.
Dahası her ne kadar seçim kampanyası ‘genel seçim’ havasında yürüyor denilse de ‘genel seçim’in de ötesine geçti. Bir nevi referandumun mesabesinde öneme sahip. 30 Mart 2014 tarihi... Yani pazar günü... Türkiye için gerçek bir milat gibi... Şimdiden şunu söyleyebilirim ki...
Aydın Doğan 2002’den bu yana her seçimde olduğu gibi seçim sonuçlarında da sandıktan da umduğunu bulamayacak. Her seçimde evinde davet veriyor Aydın Doğan. Bu kez Ekrem Dumanlı da davetli midir bilmem ancak bu seçim sonuçlarını izlemek için evinde düzenlediği ‘Erdoğan’dan kurtuluyoruz’ partisi bu kez de hüsranla sonuçlanacak. Ama akıllanır mı? Hiç sanmam. Dumanlı’nın omzuna yaslanıp, ‘Sana güvenmiştim Ekrem’ deyip ağlasın artık! Ya da gitsin Pensilvanya’dan hesap sorsun. Gerçi üç gün sonra başka birisi çıksın ‘Erdoğan’dan kurtaracak güç bizde’ desin bu kez de onun peşine takılır...
***
30 Mart seçimleri şimdiden cumhuriyet döneminin en yüksek katılımlı seçimi olmaya da aday. Öyle geliyor ki, bir tarafta Ezgi Başaran’ın dahi “Uyuma sandık başına git” çağrıları diğer tarafta ‘ablaların ev ev dolaşmaları’ hakikaten sandığa yansıyacak ve bu kez seçmenin katılım oranı oldukça yüksek çıkacak.
Sandığa gideceğiz.
Ve... Türkiye’nin kaderini belirleyecek, çocuklarımızın yaşacağı bir hayatın temellerini atacağımız geleceğin sözleşmesine mühür vuracağız o gün. 30 Mart günü hepimiz, demokrasinin, özgürlüklerin simgesi olan, vesayetçi yapıyla canı pahasına mücadeleyi göğüsleyen ‘Uzun Adamın’ etrafını saracağız... Ve kenetleneceğiz.
İki şey söyleyeceğiz o gün ‘Uzun Adam’a...
Van mitinginde konuşurken sesin kısılmıştı, aylardır çok yoruldun Uzun Adam... Çok yıprandın. Türlü ithamlara, iftiralara, kirli oyunlara maruz kaldın. Kolay değil ‘Uzun Adam’ vesayet odaklarıyla uğraşmak. Yürek ister, cesaret ister, ölümü göze almak gerekir. Sen bu ülkenin geleceği için ölümü göze aldın ‘Uzun Adam’! Adnan Menderes’in sonu gösterildiğinde “kefenim üzerimde” diyerek meydan okudun. “Buradayım” dedin “karşınızdayım” dedin “korkmuyorum” dedin. Meydanlara kuracakları darağaçlarını gösterenlere meydan okudun.
Meydanlar bu yüzden doldu ‘Uzun Adam”.
Rabbim sana uzun ömürler versin ‘Uzun Adam’ diyeceğiz ve mührü basağız o gün oy pusulasına.
Ne kadar yorgun olursan ol, dinlenmek yok ‘Uzun Adam’ diyeceğiz. Evet yolu yarıladık ancak daha gidecek yolumuz var diyeceğiz. Bu memleketi kurda kuşa teslim etme, bizleri de, emanetini aldığın devleti de korumak senin boynun borcudur diyeceğiz.
İstanbul’da oyumuzu kullanırken, bizler, artık telefonu dinlenen bir Başbakan görmek istemiyoruz, diyeceğiz. Ankara’da oyumuzu kullanırken, istihbaratın başındaki müsteşarının ensesinde dolaşan eller istemiyoruz, diyeceğiz. Ulusal güvenlik toplantılarının dinlendiği ve siyaset malzemesi yapılarak servis edildiği bir ülke istemiyoruz diyeceğiz. Van’da oyumuzu kullanırken, çözüm süreci devam, diyeceğiz. Diyarbakır’da oyumuzu kullanırken, derhal yeni bir anayasa, diyeceğiz. İzmir’de oyumuzu kullanırken, vesayetin sadece bir türlüsüne değil, başına takke geçirmişi de olsa bu yapıyı temizle, diyeceğiz. Sakın affetme, sakın merhamet etme. Etme ki acınacak duruma düşmeyelim diye gideceğiz sandıkların başına.
Meydanlar bunun için doldu. O meydanlar, bu yapının Türkiye demokrasisi, geleceği açısından taşıdığı potansiyel tehlikenin farkında.
Velhasıl “Uzun Adam”...
Emniyet, yargı içerisinde odaklandığı ortaya çıkan ancak devletin tüm hücrelerine kadar giren o mahut yapıyı temizlemen için sandık başına gideceğiz.
Partinin içinde paralel yapıya sesini çıkartmayan, şantajlara boyun eğen, bu mücadelede yanında yer almayan siyasetçilerini ve yol arkadaşlarını da gözden geçir diyeceğiz 30 Mart’ta.
Temizle diyeceğiz. Bu ülkeye baharı getir diyeceğiz. Eski Türkiye defterini kapatmak, Türkiye’ye nefes aldırmak için sandık başına gideceğiz.
30 Mart Pazar günü bizler üzerimize düşeni yapacağız. Pazartesi günü sıra bir kez daha sende ‘Uzun Adam’ diyeceğiz.
Sıra sende... Sözünü yerine getir ve inlerinden çıkart hepsini!