Pazar akşamı,Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in adına tertiplediğimiz ödüllerin ilki için Haliç Kongre Merkezi’ndeydik. Ödüller sahiplerini buldu, üstadın hatırası da bir kez daha sevenlerinin kalbinde ve ruhunda tatlı heyecanla tezahür etti.
İster ödül olsun ister başka bir faaliyet, Necip Fazıl adına bir gece tertip ediliyorsa her şey mükemmel olmalı. Estetik, kaliteli, güçlü ve hatasız... Biz de bu yüzden; üzerimize aldığımız ağır sorumluluğu taşırken hata yapmanın endişesiyle heyecanlıydık. Gecenin sonunda herkesin yüzündeki memnuniyet ifadesini görünce “Tamam” dedik, “İleriki seneler için yolumuz daha da açık...”
Cumhurbaşkanı nezaketi
En başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Hanım davete bir evsahibi titizliğiyle sahip çıkarak herkesi rahatlattı. Cumhurbaşkanı o kadar dikkatliydi ki yerine otururken eski Devlet BakanıHasan Aksay’ın üçüncü sırada olduğunu fark etti ve “Hasan Bey’i de ön sıraya davet edin” diyerek hassasiyetini gösterdi. Yerine oturmadan da bütün jüri heyetini ve ödül alan isimlerle tek tek tokalaştı. Ödülünü verdikten sonra Nuri Pakdil’in konuşmasını sahnede ayakta dinleyerek de gönülleri fethetti. Nuri Abi de hem devrimci konuşmasıyla hem de “antifiravunist” selamıyla salonu fethetti. Sahnede fotoğraf çekimi sonrası Emine Hanım “Çok güzel konuştunuz. Böyle coşkulu sözlere ihtiyacımız vardı” diyerekNuri Pakdil’e iltifat etti. Törenin başında Nuri Abi’nin yerinden kalkıpEmine Hanım’a özel olarak “Hoşgeldiniz” demesini ve konuşmasının başında da Cumhurbaşkanı’ndan önce hanımefendiye hitap ettiğini söyleyeyim.
Tek yol kültür devrimi!
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik salonu coşturan bir konuşma yaptı. Cumhurbaşkanı da konuşmasının sonunda Çelik için “Bakanımız devrimci selam lafını benden çaldı” dedi. Bu sohbet sahnede de devam etti. Tayyip Bey, Kültür Bakanı’na “Ömer Bey, bak Nuri Abi ne diyor, duydun mu?” deyince Çelik “Duydum efendim, tek yol devrim!” diyerek espriyi patlattı. Cumhurbaşkanı’nın cevabı da hemen geldi: “Tek yol devrim demiyor sadece. Kültür devrimi yapacaksın diyor!”
Ödül günü AK Parti’nin Afyon kampı vardı. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, buna rağmen meşakkatli bir yolculukla Necip Fazıl Ödülleri törenine yetişti. Ve gecede Milli Eğitim’de üstadın ihmal edildiği yılların telafi edileceği sözünü verdi. “Evet üstadı ihmal ettik” dediğinde alkış kopunca “Herhalde üstad ihmal edildiği için değil, bundan sonra gereğini yapacağım için alkışlıyorsunuz” diyerek bir alkış daha aldı.
En coşkulu, en heyecanlı, en şık
Gecenin en coşkulu ismi kesinlikle Nuri Pakdil’di... Fazla söze gerek yok “Saygı ödülü”nü tartışmasız hak eden bir edebiyat devi olduğunu her hareketiyle ve her cümlesiyle gösterdi.
En heyecanlı isim ise şiir ödülünü alan Hüseyin Atlansoy’du... Atlansoy, her zamanki tevazusu ve nezaketiyle Necip Fazıl adına verilen bir ödülü almanın sorumluğunun ne kadar ağır olduğunu her hareketiyle gösterdi.
Hikaye ödülü sahibi Güray Süngü, geceyi başarıyla yöneten Beyza Hakan’ın arkasında kaldığı anlarda bile sabırla bekleyip güzel bir teşekkür konuşması yapmayı başardı! Süngü, gecenin sadece en genç değil, aynı zamanda en şık edebiyatçısıydı.
Prof. Gülru Necipoğlu, Toronto’da önceden planlanan ve konuşmacısı olduğu bir konferans nedeniyle aramızda olamadı. Ödülünü, yayıncısı Fahri Aral aldı. Araştırma ödülünü paylaştığı Prof. İsmail Erünsal’ın eserine ve şöhretine yaraşır beyefendiliği herkeste doğal bir saygı uyandırdı.
En çok ilgi gören isimlerden birisi de Yedi Güzel Adam’dan Rasim Özdenören oldu. Gençler de yaşlılar da Rasim Abi’yle fotoğraf çektirmek ve sohbet etmek için yarıştılar. Bir yakınının hastalığı nedeniyle törene katılamayan Osman Konuk hariç, jüri üyelerinin hepsi de oradaydı. Beşir Ayvazoğlu, Turan Karataş, Fatih Andı, Hicabi Kırlangıç... Davetlilerden gece boyu başarılı bir iş çıkarmanın tebriklerini aldılar.
O gece kimler yoktu ki
Birçok edebiyatçı, yazar, gazeteci, fikir adamı ödül töreni için o akşam salondaydı. O telaş içinde görebildiklerim arasında Hasan Aksay, Abdurrahman Dilipak, İbrahim Karagül, Mehmet Ocaktan, Hasan Karakaya, Ahmet Tezcan, Mevlüt Ceylan, Ahmet Özalp, Turan Korkmaz, Cemal Şakar, Ali Göçer, Necip Evlice, Fatih Yurdakul, Osman Akkuşak, İrfan Çiftçi, Rahim Er ve oğlu Cüneyt, İsmail Kapan, Fuat Bol, Şükrü Karatepe, Nasuhi Güngör, Hüseyin Besli, Hümeyra Şahin, Suavi Kemal Yazgıç, Şenol Göka, Muhsin Kızılkaya, Asım Gültekin, Mahmut Bıyıklı, Mesut Uçakan, Ali Ulvi Temel, Cengiz Özdemir, Ömer Özbay vardı.
Kahramanmaraş’tan, Uşak’tan, Samsun’dan üstada vefa adına gelen heyetler vardı. İş dünyasından, akademiden ve bürokrasiden birçok isim de oradaydı.
Doktor Şenel Yediyıldız törenden sonra geldi. “Biz, üstadlı yılları, o yılların mücadelesini ve şartlarını bilen herkes ağladık” dedi. Bu samimi sözler de bizi ağlattı...
O tabloda ne yazıyordu?
Bizim cepheye gelelim... Patronumuz Ethem Sancak ve eşi Nurten Hanım’la Yönetim Kurulu Başkanımız Murat Sancak, bir evsahibine yaraşır titizlikte her şeyle ilgilendiler. Kurumsal İletişim Koordinatörümüz Ahmet Bayraktutar bir aksilik olmasın diye bir haftadır ekibiyle birlikte istim üzerindeydi. Onlar da takdir toplayarak gayretlerinin ödülünü aldılar.
Gecenin sonunda Ethem Bey, Nurten Hanım ve Yusuf Ziya Cömert Cumhurbaşkanı’na STAR gazetesinin okurlarına hediye olarak verdiği Büyük Doğu mecmualarının tıpkıbasımlarının özel kaplı bir koleksiyonuyla birlikte üstadın bir beytinin Mehmet Çebi tarafından hazırlanan hattının yazıldığı tablo hediye etti.
Şöyle demiş üstad:
Kapı kapı, bu yolun son kapısı ölümse
Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse.
KULİSTE BÜYÜK BULUŞMA VE ÇÖZÜLEN KODLAR!
Ve Üstad’ın oğlu Mehmet Kısakürek... Geceye, bu fikrin doğuşunda büyük emeği olan Tevhit Karakaya’yla birlikte geldi ve birlikte de ayrıldı. Her adımında babasının“klas” duruşunu üzerinde taşımanın ağırlığıyla hareket ediyordu ve ödül vermek için sahneye çıktığında herkes büyük bir ilgiyle onu izledi.
Tören başlamadan Genel Yayın Yönetmenimiz Yusuf Ziya Cömert, belki uzun yıllardan beri görüşemeyen Mehmet Kısakürek ile Nuri Pakdil ve Rasim Özdenören’i buluşturarak kulis arkası faaliyetlerin en önemli işlerinden birisine imza attı. Sohbet koyulaştı, eski günlere gidildi, resimler çekildi ve o anlar kameraya da kaydedildi. Bu arada Nuri Abi, Londra’dan gelen Mevlüt Ceylan’a “Hoşgeldin Tavus Hüsamettin”, gece boyu Nuri Abi’ye refakat eden Necip Evlice’ye de “Nasılsın İdris Hamza” deyince, Edebiyat Dergisi yıllarından iki kod adını çözmüş olduk!
Mehmet Abi’yi yolcu ederken mutluluğuna ve memnuniyetine şahit oldum. Tek derdi tören boyunca sigara içememekti ve Cumhurbaşkanı da bu yüzden ona şakayla karışık takılmış.