Bugüne kadar herkesin cevabını merak ettiği, gündemin birinci sırasındaki soru; artık büyük ölçüde önemini ve merak edilirliğini kaybetti. Şu anda hiç kimse, “Acaba kim şampiyon olacak?” diye sormuyor. Çünkü puzzle tamamlandı ve tablo ortaya çıktı.
Evet, ligin bitmesine daha iki hafta var ama; o iki haftanın içindeki olası bir sürpriz ihtimali, yüzde birin bile altına indi. Bu yüzden denebilir ki, hatta demeliyiz ki; “G.Saray Şampiyon...”
Eskiden, matematiksel olarak kanıtlanmamış bu gibi durumlarda; gazeteler “G.Saray Şampi...” diye yarım bırakılmış bir manşet atardı. Şimdi yarımı, eksiği, çeyreği yok. O parıltılı cümle, artık tamamlanmış haliyle söyleniyor.
Gerçeği de, doğrusu da budur!
***
Terim gibi kurt bir hoca; avucunun içine düşen son iki maçlık fırsatı, yüzüne-gözüne bulaştıracak acemilikler yapmaz. 3 puan da öndeyken; “Takılsa da yakalasak” hevesinde olanların, hiç olmazsa rüyalarını süsleyecek beklentilerine bile yer bırakmaz. Mesele kapanmıştır.
Tartışılması, konuşulması, üzerinde durulması gereken tek şey; İgor Tudor döneminden kendisine teslim edilen enkazın, nasıl bir mühendislik harikasıyla, muhteşem bir yapıya dönüşmesidir.
Fatih Terim, Geri Dönüşüm’ün Gehry’sidir. Amerikalı mimar Frank Gehry, “En olmayacak binaları” yapmakla zirveye yerleşmişse, Terim de, “En olmayacak şampiyonlukları” yaratmanın imparatoru olmuştur.
Beğensen de beğenmesen de... Sevsen de sevmesen de... Sevinsen de sevinmesen de... Fatih Terim denilince; ayağa kalkıp şapkanı çıkarmak, saygıyla eğilmek zorundasın.
Çünkü mucivevi işler yapanlara böyle davranılır.
***
Ama hakkını yemeyelim... Kim ne derse desin, kim nasıl eleştirirse eleştirsin; doğru bildiğinden milim şaşmayan Aykut Kocaman’ın ülküye ve ilkeye sadakat konusunda gösterdiği direnç, her türlü övgüyü hak ediyor. Sıradışı bir başarısı var. Tebrik edin.