Son zamanlarda Başkan Erdoğan'ın Şam ile görüşülebileceğini açıklaması hayli tartışıldı. Yapılan Savunma Bakanları toplantısı da bu ay içinde yapılması muhtemel Dışişleri Bakanları toplantısı da kimi çevreleri endişeye sevk etti.
Hatta Suriye'nin kuzeyindeki terörden arındırılmış bölgelerde Esed'le görüşülme ihtimali protesto edildi.
Bu protestoların temelinde Esed zulmünden kaçanların Esed'e teslim edilmeleri endişesi ve korkusu yatmaktadır. Bazı çevreler bu endişeyi seslendirerek Suriyelileri Türkiye aleyhine kışkırtmaktan geri durmuyor maalesef.
Oysa Türkiye himayesine sığınmış hiç kimse hakkında can güvenliğini tehlikeye sokacak bir işlem yapmayacağını defaatle duyurmuştur.
Bu tavır, AK Parti hükümetlerinin dış politikaya kazandırdığı insânî ve ahlâkî bir boyuttur!
Boraltan köprüsünü unutmadık!
Özellikle Türkiye aleyhtarı çevreler, işlediği suç sebebiyle deport edilen kimi sabıkalılar hakkında, 'Türkiye Esed'e teslim etti' propagandası yapmakta ve Türkiye himayesindeki Suriyeliler arasında bu yalanı yaymaya çalışmaktadırlar.
Gerçek ise tam tersidir. İşlediği suç nedeniyle deport edilecek Suriyeli şahıs nereye isterse oraya gönderilmektedir!
Bu sakıncalı tipler hem edepsizlik ederek tüm Suriyelileri zan altında bırakıyorlar hem de Esed'e teslim edildikleri yalanının söyleyerek Türkiye'ye çamur atıyorlar.
Suriye ile yapılan görüşmeleri de bu tür iddialarla gölgelemeye çalışıyorlar.
Türkiye yapılan görüşmelerle öncelikli olarak terör tehdidini berhava etmeyi ve Suriyelilerin gönüllü dönüşlerine alan açmayı hedeflemektedir.
Yoksa Türkiye ne kendisine sığınmış Suriyelileri himayeden, ne de Suriye meşru muhalefetinin garantörlüğünden vaz geçmiştir ne de taviz vermiştir.
Türkiye BM'nin 2254 sayılı kararı mucibince yürütülen çalışmalarda Suriye muhalefetinin garantör ülkesidir ve BM kararının uygulanmasını muhalefetin de temsil edildiği Anayasa Komisyonunun -ki bu komisyonun çalışmasını rejim temsilcileri sürekli sabote etmektedirler- devam etmesini her münasebet düştükçe hatırlatmakta ve savunmaktadır.
BM'nin kabul ettiği meşru muhalefet de bunu bildiği için Türkiye'nin Şam ile görüşmelerinde kendisini mağdur etmeyeceğine olan inancını gayet net bir şekilde açıklamıştır.
Türkiye'nin Şam ile görüşmelerinde temel hedef kuzey Suriye'den gelen terör tehdidini bertaraf etmek ve gönüllü dönüşlere alan açmaktır.
ABD destekli terör örgütlerine karşı Rusya'nın desteğini sağlamak, dolayısıyla da Rusya güdümündeki Şam'ı tavır almaya zorlamak isabetli bir adımdır. Yapılması düşünülen askeri harekât için de zemin hazırlamaktır. Ya da askeri harekâta ihtiyaç duyulmayacak ortamı temin etmektir.
Bütün bunlar isabetli adımlardır.
Şunu tekrar etmekte fayda var ki, Türkiye ne Suriyelileri zalimlere teslim eder ne de BM nezdinde meşruiyeti bulunan Suriye muhalefetini desteklemekten çekinir!
Ayrıca Türkiye bu tavrıyla diplomasiyi reddeden taraf olmadığını gösteriyor. Yoksa Şam ile mutabakata varılabileceği ihtimali bana göre çok ama çok zayıftır!
Şam'ın elinde hem öyle bir imkân yok hem de karşılanması imkânsız denecek kadar zor talepleri var.
Sorunun hakiki tarafları malum! Türkiye de onlara bu fotoğrafı göstermeye çalışıyor!
Dileriz bir sürpriz olur da beklenti karşılanır!
Ama biliyoruz ki Şam rejimi Lübnan ile anlaşma yapmasına rağmen Suriyeliler dönmediler!
İSTANBUL GÖÇ İDARESİNİ TEBRİK
Tabii devlet bir taraftan dış mihraklara karşı mücadele verirken bir taraftan da Türk muhalefetinin Suriyeli istismarına karış tedbirler almayı ihmal etmemektedir.
Şunu da hatırlatmakta fayda vardır ki Türkiye'nin oluşturduğu güvenli bölgelere gönüllü dönüşler durmuş değildir, devam etmektedir.
Türkiye'ye sığınmış olan Suriye vatandaşları ülkelerine dönmek istediklerinde Göç İdaresi'ne müracaat ederek bir belge alıyorlar ve bu belgelerle çıkış yapıyorlar. Prosedür böyle işliyor.
Bugüne kadar 600 bine yakın Suriyeli, gönüllü olarak ülkelerindeki güvenli bölgelere döndüler.
Bu dönüşleri hükümet ne kendisi istismar etti ne de herhangi bir istismara izin verdi.
Ama geçen hafta dönüş yapmak isteyen bir grup Suriyeliyi ana muhalefet istismar etmeye kalkıştı. Esenyurt'ta gönüllü dönüş için göç idaresinden belge alan 36 Suriyeliye araç temini bahanesiyle bir siyasi şov tertip ettiler.
Esenyurt Belediyesi CHP İstanbul il başkanlığının da iştirakiyle 8 Ocak Pazar günü Kılıçdaroğlu'nun da katılacağı Suriyelileri gönderme/uğurlama töreni düzenlediler. Böylece 'Bakın biz daha iktidara gelmeden Suriyelileri ülkelerine gönderiyoruz' propagandası yapmayı hedefliyorlardı.
Fakat Pazar sabahı yapılacak törene hiçbir Suriyeli katılmadı. Çünkü o Suriyeliler İstanbul Göç idaresi tarafından sabah 07.00'de sessizce ülkelerine gönderildiler. Sayıları da 36 değil 41 idi.
Böylece CHP'nin Suriyeliler üzerinden yapmak istediği şov ve istismar engellenmiş oldu.
Esenyurt Belediye Başkan Yardımcısı daha önce gönüllü dönüşe destek verdiklerini bu kez de '36 Suriyelinin dönmesine yardımcı olacaktık' diye açıklama yaptı.
Belediyenin araç temini güzel bir tasarruf ama Göç İdaresi'nin belge verdiği insanlara CHP'nin davullu zurnalı uğurlama töreni yapması tam bir istismar ve siyasi şovdur.
Böyle bir şov yapılsaydı Göç İdaresi de töhmet altında kalacaktı
İstanbul Göç İdaresi'ni bu istismara geçit vermediği için kutluyorum.