Yakamayacaksın, Tankına Tekbirler çakan Tek bir mazlumun duasını,
Debelen ,
Kudur,
Beddualar kus,
İhanet çentiği duvarlarına.
Bu ümmetin başını
Postal bağlarıyla dağlatamayacaksın..
Ey Pensilvanya Cehili
Ateşler saldın evet
Ama asla YAKAMAYACAKSIN.
....
Böyle yazmışım. İçimdeki oyuklardan damlayan öfkeyle böyle yazmışım. Hepimizin içi taze mezar yeri. Ne o geceyi unutabiliyoruz ne de o gecenin sabahını. Ömer'siz, Mahir'siz, Abdullah'sız bir sabaha uyanmanın acısını unutabilir miyiz ? Dal çiçeğini, çöl vahasını unutur mu ?
Biz Ömer Halis'in şehadete yürüyüşünü unutabilir miyiz ? Allah'a böylesine muhteşem teslim oluş görülmüş müdür? Ömer'in her adımı ezberimize mıhlanmış bütün şiirleri silip süpürmedi mi ? O ayaklar böylesine yiğit bir bedeni taşıyacak da şahitlik etmeyecek mi sanırsın ?
O sene doğan bebeklerin kulağına ezandan sonra Ömer Halis diye fısıldayan babaları vurabildiniz mi ?
Ben seni çağırdım Ömer, sen Şehadeti diyen anneleri vurabildiniz mi ?
Yüzün Bilâl'in okuduğu ilk ezan gibiydi Ömer. Bizi kıyama çağırdın ve gittin. O gece, sesin topraktı, o gece bir zalimin elinden hilali kurtardığın yaşın yirmi.
O gece Ruhun Fatih Sultandı, Dilin Ömer b. Hattab, O gece seni arayan sanki Tarık Bin Ziyad'dı. " Ey Ömer, onu , o zalimi, o Bizans'ı, O Haçlıyı alnından vur! Sonunda şehadet var.
Ömer oğlum seni ben 9 ay taşıdım ama sen asıl bir haini alnından vurduğunda doğdun! Oğlum ellerinden ilk tutan ben oldum ama bizi ayağa kaldıran ilk sen oldun!
Senin ilk ninnin, ilk uykun benim ama bizi uyandıran yine sen oldun.
İlk sütün ben oldum ama seni şehadet şerbeti büyüttü oğul. Seni Şehadet büyüttü Ömer diyen anneler ölmüyor ve siz buna kuduruyorsunuz..
Size Temmuz Temmuz hatırlattığımız zalimliğinize Allah şahit!