Bizim Karadenizliler, laftan anlamayan, boş konuşan, düştüğü durumları idrak etmekten uzak olan insanlar için ‘ne mutlu sağa ki aklin yok’ derler.
İnsanın düştüğü durumu anlamaması bir idrak sorunudur. İdrak sorunu yaşayanlar sürekli bir kandırmaca ve yalan içinde yaşar dururlar ama kınanacak halle düşmelerinden dolayı da hiçbir rahatsızlık duymazlar.
Pişkinlikböyle halleri örtmek için geliştirilen bir savunma mekanizmasıdır.
Cenab-ı Hak, Yunus suresinde “Allah, pisliği/rezilliği/azabı aklını güzel kullanmayanların üzerine bırakır veya aklını kullanmayanları pislik içinde bırakır” mealinde bir uyarıda bulunur. Akılsızlığın cezası rezillik içinde sürünmektir.
Akıl kelimesi bir yönüyle bağlamak, engellemek, tutmak gibi anlamlara gelir.
İslam felsefecileri bu yüzden ilim ve aklı insanın yanlış yollara gitmesini engelleyen ve fren vazifesi gören bir meleke olarak algılarlar. Yanlış bilgi ve akılsızlık insanı, freni boşalan kamyona çevirir. Kendisine ulaşan bilgiyi doğru algılayıp, doğru değerlendiren ve iyi ile kötüyü birbirinden ayırt edebilen insan akıllıca bir iş yapmış olur.
Aklın basamaklarını Bediüzzaman Hazretleritahayyül, tasavvur, taakkul, tasdik, iz’an, iltizam ve i’tikad şeklinde bir süreç olarak anlatır.Eğer bu süreç doğru işlemezseortaya çıkan safsata ve hezeyandır.
Siyaset de siyasi akıl üzerinden işler. Siyasi bilgilerin doğru kanallardan alınması, bilgilerin analiz edilmesi, istişareyle değerlendirilmesi ve doğru sonuçlara götürmesi hep akli ameliyelerdir.
Eğer siyasi akıl doğru ile yanlışı ayırt edemiyor ve yanlışa giden yolda fren vazifesi görmüyorsa o siyasi aklın duvara toslaması kaçınılmazdır.
Siyasi liderlik için sayılan özelliklerin başında ‘akıl’ gelir ve bu akıl terbiye ile ilişkilendirilir. Sühreverdi’ye göre akıl terbiyeyi, siyaset aklı gerektirir ve liderin sahip olması gereken birinci özellik terbiyedir.
Farabi’ye göre lider, “her şeyi iyi anlıyor ve kavrıyor olmalıdır, duyduğu ve idrak ettiği şeyleri hafızasında iyi tutuyor olmalıdır, uyanık dikkatli ve zeki olmalıdır”.
Yusuf Has Hacip’e göre “Akıl yüceltir, bilgi büyütür. İnsan her ikisi sayesinde saygı görür,doğru bilgiyle amel edilmelidir.” Akıl ve bilgi eksikliği doğrudan saygı zedelenmesine sebep olur.
Bu anlattıklarımızdan çıkan sonuç, siyasi liderlerin aklı, bilgiyi ve terbiyeyi esas almasıdır. Saygısız üslup öncelikle kişinin kendi saygınlığını azaltır. Yanlış bilgiyle iddiada bulunmak iddia sahibinin ağırlığını azaltır.
CHP Genel Başkanının son günlerdeki çıkışları bir siyasi akıl sorununa işaret ediyor. Sanki başkasının aklıyla hareket eden, başkalarının doldurma ve yönlendirmeleriyle ortalığa atılan bir siyasetçi görüntüsü veriyor.
Her iddiası boşa çıkan ama usanmadan yeni iddialarda bulunan bir kişi acaba düştüğü durumu niye idrak etmez?
İddia ettikleri belgelerle ilgili ‘suç unsuru yok ki, savcılığa verelim’ sözü, nasıl bir çarpıtmayla farklı bir algı üretmeye çalıştıklarını gösteriyor. Böyle bir çarpıtmadan medet ummak inandırıcılığı tamamen ortadan kaldırıyor.
Yalan ve iftiraları, gaf ve çarkları artık alay konusu olmak bir ana muhalefet liderine hiç yakışmaz.Başkasının piyonu olarak sürekli lidere şah-mat hamlesi çekmek anlamsız ve netice vermeyecek bir yöntemdir. Siyasette bu tür ucuzluklarla ne başarı elde edilir, ne kahraman olunur.