İstanbul seçim sonuçlarıyla ilgili Ak Parti'nin itirazları neticesinde, devamı çorap söküğü gibi gelen ve giderek organize bir iş olduğuna dair şüpheleri kuvvetlendiren bir manzara oluştu.
Önce, Ak Parti'nin aldığı oyun yüksek olduğu pek çok sandıkta YSK sistemine girilirken Binali Yıldırım'ın hanesine sadece 1 oy yazıldığı tespit edildi. Bunlar kimsenin hayır diyemeyeceği açıklıktaydı ve kasıtlı ya da hataen yapılan bir kaydırma neticesinde oluşmuş izlenimi veriyordu.
Bu maddi hataların tespitinin ardından Ak Parti tüm ilçelerde geçersiz oyların yeniden sayılmasını talep etti. Zira geçersiz oylar, iki adayın arasındaki oy farkının 15-20 katıydı.
CHP'nin, itiraz mekanizmasının çalıştırılmasına mani olmak için gösterdiği yüksek düzeyli çabaya rağmen ilçe seçim kurullarının onay verdiği yerlerde geçersiz oyların yeniden sayımı neticesinde hem Binali Yıldırım hem de Ekrem İmamoğlu'nun oyları arttı.
Henüz sayım işlemi tamamlanmış değil fakat Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu arasındaki farkın 29 binlerden 13 binlere kadar indiği görülüyor.
***
Bu aşamada Ak Parti 31 ilçede tüm sandıkların yeniden sayımı için ilçe seçim kurullarına başvuruda bulundu. YSK'nın bu konuda verdiği karar 21 ilçede sadece 51 sandığın yeniden sayımı şeklinde oldu. Şayet 51 sandığın yeniden sayımı neticesinde Binali Bey lehine çıkabilecek oy sadece 10 adet olsa bile bu durum sandıkların yeniden sayılması halinde Ak Parti adayının öne geçeceğine dair güçlü bir karine oluşturacaktır. YSK'nın kararı elbette nihai ancak bunun vicdanları mutmain etmeyeceğini şimdiden söyleyebiliriz.
***
Büyükçekmece'deki vaka ise çok daha kapsamlı ve organize gözüküyor. Seçim sandıklarının teşekkülündeki usulsüzlük zaten ilçedeki seçimin tekrarı için yeter gerekçe niteliğinde. Ayrıca 10 binden fazla kişinin adresi, hayvan barınağı, ahır ya da boş arazilerde gözüküyor. Sırf bir mahallede 450 kişiye bu şekilde oy kullandırılmış. 340 farklı adreste binlerce kişiden söz ediliyor. Bir önceki seçime göre seçmen sayısında yüzde 17,5 artış olması da bu iddiayı destekliyor.
AK Parti, ilçe, il ve Yüksel Seçim Kurulu silsilesinden oluşan seçim yargısı dışında, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak adli soruşturma da istedi. Tabii ki burada sonucu belirleyecek olan seçimlerdeki en üst yargı mercii, YSK'nın kararı.
Büyükçekmece'deki skandal, hem ilçe belediye seçimlerinin sonucunu değiştirecek büyüklükte hem de İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin. Karar, seçimin tekrarı şeklinde olursa şayet bu, İstanbul genelini de etkileyeceğinden İmamoğlu'nun "Mazbatamı İsterim" filmi biraz daha gösterimde kalacak.
***
Seçimdeki usulsüzlüklerle ve itiraz süreciyle ilgili her gün yeni bir gelişme yaşandığı için olayları takip etmek gerçekten de güç. Ancak seçmenin iradesinin tam olarak tecelli edebilmesi, süreci sabırla, titizlikle ve sükunetle takip etmeyi gerektiriyor.
CHP ve HDP ile yaptığı ittifakın tek kaybedeni olan Meral Akşener ise CHP'nin de önüne geçip, Ak Parti'yi darbe ile tehdit etmekten çekinmiyor. "Tersine bir durum yaşandığında Türkiye'de demokrasi perdesi kapanır" sözlerinin makul, kabul edilebilir bir izahı var mı Allah aşkına?
Demokrasi perdesini kim kapatacak? Meral hanım kimi, neyle tehdit ediyor? Bir seçimin demokratik olabilmesinin ilk şartlarından biridir sonuca itiraz kapısının açık olması. AK Parti'nin itirazlarından bu denli rahatsız olup "Demokrasi perdesi kapanır" diyen Meral hanımın, 15 Temmuz darbe bildirisinin altına imza atabilecek biri olduğundan kimsenin şüphesi yok ne yazık ki.