- “Tayyip Erdoğan’ın Milyarlık Özel Uçağı Geldi!”
Gün gelir, milletin seni istemediğini az da olsa anlamaya başlarsın. Ama dürtülerin seni yalnız bırakmaz; derin bir soluk alıp başlarsın adına “siyaset” dediğin yalan rüzgarını estirmeye. Cumhurbaşkanlığı Makamına A330-200 Airbus uçağı alınmış. Bu gün Tayyip Bey kullanacak yarın ondan sonra seçilecek Cumhurbaşkanı. Uçağın sahibi devlet. Tayyip Bey değil. “Erdoğan’ın Özel Uçağı”,diye gurup toplantısında naralanmakla Deniz Kuvvetleri Komutanına dönüp, “bunca savaş gemisi senin!” demek aynı kapıya çıkar.
TBMM’de Cumhurbaşkan’ı yemin ederken çıkıp gitmek ayıp, anayasa kitapcığını Maclis Başkanına fırlatmak Necdet Sezer’in rahmetli Bülent Ecevit’e yaptğını hatırlatmak ötesinde rezillik!
Samatyalı Kara Mehmet, er meydanında habire Koca Yusuf’la güreş tutar ama her seferinde de Koca Yusuf çift dalar, Kara Mehmet’i şöyle bir tartar ardından da sırtını yere vururmuş. Kara Mehmet habire yenilmekten bıkıp usanmış. Gecelerden bir gece Koca Yusuf’un karşısına, elinde piştovla dikilmiş: “Yetti be yetti! Canıma tak etti! “ Koca Yusuf o saat uzanmış, piştovu kapmış, ortadan ikiye kırıp atmış. “Hadi var git işine...bir daha da karşıma çıkma!” demiş. Kara Mehmet, “er meydanında görüşürüz!” diye omuzunun üzerinden son bir laf sarkıtıp koşar adım uzaklaşmış. Koca Yusuf gülmüş: “Boşuna yenilen pehlivan güreşe doymaz dememişler!”
- “Hiç bir Batılı devlet adamı Erdoğan’ı kutlamadı!”
“Başkan Obama, Türkiye Cumhurbaşkan’ı Racep Tayyip Erdoğan’ı arayarak telefonda kırk beş dakika görüşmüştür” (Beyaz Saray Basın Bürosu) Obama konuşma sırasında Türkiye’nin ilk seçilmiş Cumhurbaşkan’ı olarak Teyyip Bey’i kutlamış, Türkiye’yi daha da ileriye götüreceği konusundaki güvenini dile getirmiştir. (Beyaz Saray Basın Danışmanlığı)
Gezi Parkında bu yana Tayyip Bey’in başta ABD olmak üzere Türkiye’nin uluslararası ilişkilerine zarar verdiğini dile getiren Kemal Bey ve arkadaşlarının piştovu bir kez daha kırılıverdi ortadan.
“Suriye’ye burnumuzu soktuk; Batı yakında bize de ambargo uygular!”
Gerek Obama gerekse de İngiltere Başbakanı Cameron Tayyip Bey’i arayarak, “Suriye vatandaşlarına yardım ettiği için Türkiye’ye teşekkür etti “ (USA Today)
CHP ve yandaş kalemşörleri ABD eski Büyük Elçisi Ricciardone’nin Gezi’de olanlardan kaygı duyduklarını, kendisini ziyaret eden profesörlerin Atatürk’ü özlemle andığını dile getirince bayram yapmışlardı. Acaba sayın büyükelçi Rutheford ayaklanmaları, polisin uyguladığı şiddet ve 16 bin siyahinin sokaklarda güvenlik güçleriyle çatışmasına, Valinin Ulusal Muhafızları göreve çağırıp sokağa çıkma yasağı ilan etmesine ne diyecek? Hoş onun ne dediği önemli değil de, Rutheford ayaklanmaları CHP ve tayfasının da diline kilit vurmuş!
- “Tayyip Erdoğan Diktatör!”
Bu narayı atan Kemal Bey şimdi koltuğunu korumak uğruna gaztecileri, televizyoncuları işten attırıyor. Parti içinde gıkını çıkaranın dilini koparmaya soyunuyor. Diktatörlük bu ülkede CHP’nin işidir. Ta 1930’lu yıllarda Hitler ve Mussolini hayranlarının doldurduğu CHP, muhalefet yıllarında da Stalin gibi bir bürokrasi diktasının başına methiyeler düzmüş, her darbeden sonra seçilmişleri alaşağı edenlerin koluna girmekte sakınca görmemiştir. Bu gün de değişen bir şey yoktur. Ama ülkede darbeye yandaş bulamadıklarından TSK’ya “ kağıttan kaplan” der, yurt dışından destek ararlar Tayip Bey ve AK Parti’yi yok etmek için. Varsayalım başarılı oldular? Sonra? Yapılacak ilk seçimde gene yüzde 20’lerde kalacak ve yine darbe için adam toplamaya başlayacaklar, geçmişte olduğunca. CHP artık H harfiniş adından atmalı...hatta C harfini de. Sadece Parti olarfak kalmalı. Biz nasılsa anlarız kim olduklarını, merak etmesinler!