ZTK şu sıra herkese yavan geliyor. Sevilen yemeğin arasına sokuşturulmuş lezzetsiz bir yiyecek gibi. Hazır lig kızışmış, zirveye üç büyükler oturmuş, dördüncü büyük onları zorlamaya başlamışken... Tutuyor, koca takımları kendisinden alt liglerde sonucu belli maçlara gönderiyorsunuz! Ve de üste büyük masraf ettirerek! Kimine sevimli geliyor bu. Ne var ki profesyonel yapının ruhuna aykırı düpedüz. Dilerim birileri çıkar da bu sevimsizliği giderecek, küçük kadar büyüğü de tatmin edecek, en azından zarar vermeyecek, saygı görecek, çekici bir düzen bulur Kupa’ya...
Geniş kadrolu kulüplerde Kupa maçları, bekleyen ikinci adamları işinden soğutmamak için işe yarıyor. Ama dar kadrolular için yük... SL’de AL’de de savaşım veren Beşiktaş, dar kadrosunu yıpratan sakatlıklar yüzünden Kupa’yı da hemen hemen aynı kadro ile oynuyor. Genç oyunculara sarılıyor. Atınç içlerinde en deneyimlileri. Antep’te 90 dakika oynayıp güven ve gönül kazandı. Biliç dün iki genç Ümit (1995) ve Furkan’ı(1996’lı) ekledi ilk onbire. Emre ve Tugay da kulübedeydi. Kulübede ayrıca Sosa ile bu yıl henüz hiç oynamamış sakatlıktan yeni çıkmış Uğur vardı. Ana kadronun gerisi evlerindeydi!
Rizespor’da yeni hocanın gazı dışında önemsenecek bir gelişme yoktu. Beşiktaş’taki eksiklerin sağladığı güç dengesi işlerine yaradı.
Atınç olgun bir yapıya yürüyor, ama Ümit ve Furkan henüz çaylak. Bu gençler, zorunluluk dışında birer birer ana takım arasında pişirilmeli. Eksik takım içinde silik kaldılar. Böyle bir maçta Oğuzhan’ın çok öne çıkmasını bekledim ama yapmadı. Beşiktaş için önemli olan, onca soruna karşın sefilleri oynayan bir takım durumuna düşmemesi. Öyle olsa idi, oyun akışında giderek güçlenme hamleleri yapan Rize karşısında zor durumlara düşerdi.
Maçın hakemi de acemilikler etti. Penaltıyı (Temasa bakmadı, nasıl olsa penaltıdır) önyargısı ile verdi. Olcay’ın, Atınç’ın düşürülmelerine net penaltıları çalmadı!