Bir toplumun "kendi kaderini, kendisinin belirlemesi"; elbette her milletin, devletin en "doğal" ve "tabii" hakkıdır...
Lakin konumuzun muhteviyatının kulağa hoş gelen; böylesine "naif tercih"lerden ibaret olmadığını; hepimiz iyi biliyoruz...
"Dayatmalar", "şartlar", "mecburi eğilimler" ve "gerçekler"; farklı tutumları meydana çıkardığı da bilinen bir gerçektir.
Ukrayna üzerine konuşurken; bu temel esas üzerine "tahlil", "analiz" ve "tetkik" yapıyoruz...
"NATO zirvesi"nde, Ukrayna Başkanının söylediği her söz, durduğu her yer, görüşmelerde kullandığı her cümle; bana çokça manaları ifade ediyordu...
Mesela İngiltere Savunma Bakanının, Zelenskiy'i işaret ederek sarf ettiği cümleler, "karşısındakini hakir görmekten" ibaret olduğunu; üstüne basa basa hissettirdi...
İngiliz Bakan diyor: "Zelenskiy ikide bir elinde liste ile geliyor. Biz Amazon mağazası değiliz, her istediğini alamazsın. Sürekli bir şeyler istiyor, teşekkür etmek yerine şikâyet ediyor..."
Dahası da var; Zelenskiy bayağı "ezilmiş bir vücut dili" ile bu cümleye basın toplantısında şu şekilde cevap veriyor: "Ben nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Söyleyin edeyim..."
Başka bir görüşme sonrası Zelenskiy, başka bir cümle sarf ediyor: "NATO'ya üyelik için topraklarımızdan feragat etmeyeceğim..."
İlginç değil mi?
Evvela, Batılı Devlet Başkanlarının istemci üslubu, "gerçek yüzlerini ortaya çıkartmakta"dır.
İkincisi, Zelenski'yi bu saçma duruma itekleyen aynı İngiltere Savunma Bakanının tarzı, "Ukrayna'nın sürüklendiği çıkmaz"ın mimarlarının "bıkkınlık hali"ne işaret ediyor...
Ayrıca neden Zelenskiy NATO'ya üye olmak için, "Topraklarımızdan vazgeçmem..." desin ki?
Acaba arka planda, böyle bir gerçeğe hazırlık mı söz konusu?
Oysa Zelenskiy, zaten "Toprak bütünlüğü için savaştıkları"nı söylüyordu!
NATO üyesi ülkelerden gelen desteğin tüm söylemleri, Ukrayna'nın toprak bütünlüğü üzerine değil miydi?
Zelenskiy'nin NATO toplantısına çağrısı, istediği ilgiyi görmüyor!
Hâlbuki devlet başkanları, Zelenskiy'nin "sırtını sıvazlıyor"du.
Böyle bir ortamda "Zelenskiy'nin, kendi gerçekleri ile yüzleşme durumu söz konusu olur mu?" bilemiyorum...
"NATO, üyesi olacak dediği Ukrayna'yı, şimdi neden üye yapmıyor?" sorusuna hepimizin cevabı var.
Bu savaşın çıkma nedeni "NATO üyeliği için" değil miydi?
Şimdi, "Rusya hata mı yaptı, yoksa taktik mi uyguladı?"; onu da zamanla anlayacağız...
Ama kesin olan durum şudur: Ukrayna, Zelenskiy eliyle öyle bir çıkmaza itildi ki yeni bir fragman geliyor gibi; subliminal mesaj verilmektedir...
Yeni sahne ise Polonya!
ABD kendi stratejisini Zelenskiy eliyle gerçekleştiremez ise devreye Polonya 'nın gireceğini artık "Avrupalı analistler" de yazamaya başladı.
Polonya'nın Ukrayna topraklarına göz diktiği, gizli ve yeni bir konu da değil. Açıklamalara, eylemlere bakılırsa; çokça örnekleri de var...
Polonya tarihinde, Ukrayna'daki Hitler destekçilerinin, 2.dünya savaşında Polonyalılara yönelik tutumları, hiç unutulmadı. Zaman zaman bunlar dışa bile vuruluyordu.
ABD'nin bu yaraları delmesi ve bunu "toplum mühendisliği" için kullandığı da, bilinen bir yöntemidir.
Rusya karşıtlığı fidanları dikilirken, hangi yöntemler kullanıldıysa ileride Polonya üzerinden Ukraynalıların aleyhinde tohumların da dikilme konusu hiç şaşırtmamalı...
Zelenskiy'nin biraz "mahzun", biraz "yorgun" ve biraz da "şaşkın" görüntüleri; en az "sevinçli" görüntüleri kadar gerçeklere ışık tutmaktaydı.
Vücut dili, kullandığı her cümle, çokça gerçeği gün yüzüne çıkarttığını iyi biliyoruz.
Esas mesele "genelde" değil, "kırılma noktaları"nda saklı.
"İşaret eden gerçekler"i arayıp bulabilmek ise; "görünenin arka planı"nı anlamaya yardımcı oluyor.