Büyük dünya savaşının meydan muharebesinin ülkemizde gerçekleşeceğini söylemiştim. Şimdi ciddi bir çatışmanın içindeyiz. Çatışmalar ya duygusal olarak değerlendirilir ya da siyasal sonuçları önemsenir. Mesela Suriye’deki çatışma duygusal olarak hazindir ama dünya ölçeğinde anlamlı sonuçlar yaratmaz. Bu durum Türkiye açısından da önemsiz olduğu anlamına gelmez. Suriye’deki mücadelenin sonucu ülkemizi etkiler. Bu yüzden bölgeye gönderdiğimiz yardım konvoyu görevliler tarafından engellenmiştir. Bu durum ülkemizde iki ayrı siyasi hedefi olan güç odağı olduğunu göstermektedir.
***
Şu anda iktidara karşı mücadele eden güçler derin değil yüzeysel ama dış destekleri olan güçlerdir. Bu iktidarı savunmak değildir. Onun hataları olabilir ama karşısında toplumun bir kesiminin desteklediği güçler olmalıdır. CHP bu görevi yapamamaktadır. Mevcut yönetim sadece iktidar karşıtlığı yapmaktadır ve karşılaştığımız büyük sorun iyi değerlendirilirse bizi dünyanın güçlü ülkelerinden biri haline getirecek şartlar gözardı edilmektedir. CHP’nin yeni yönetimi bir ideolojiyi ya da ülkeye yön verecek bir politikayı savunmamakta sadece iktidara karşı bir tavır sergilemektedir. Şimdi iktidar karşıtı olarak ortaya çıkan yeni bir örgütlenme devletin birçok görevine müdahale etmekte ve onun yerine kendi düşüncelerinin gerçekleşmesini sağlamaktadır.
Genelde saldırıya uğrayanın kaybedeceği ön planda yer alır. Bu bağımsız olan ve çatışmayı doğru değerlendiren güçler için geçerlidir. Başkasının hazırladığı bir plana göre hareket edenler kendilerinin kaybedeceğini düşünmezler çünkü arkalarındaki güç onları destekler gibi görünür ama aslında mücadele iktidara karşı olanların tasfiyesi amacıyla da yapılmakta olabilir. Mesela CHP şimdi herhangi bir ideolojiyi savunup karşısındaki düşünceyi anlamsız hale getirmek için çalışmamakta ve zaten yönetimi de gündelik bir kavga içinde çabalamaktadır. Amaç kuruluştaki CHP’nin savunduğu ve değişen dünyada anlamı kalmayan ilkeleri etkisiz hale getirmektir. Bunu, bu ilkeleri eleştirerek yapsalardı hain olarak vasıflandırılırlardı. Oysa karşı çıkanlar geçmişteki oluşumu onlardan daha değerli bulur ama değişen şartların yeni ilkelere ihtiyacı olduğunu savunur, geçmişin liderlerine karşı tavır almaz onları bir sembol olmak yerine geçmişin şartlarını doğru değerlendirdiklerini söyler.
CHP devletin kuruluş ilkelerini kutsal sayar ve eleştiriyi hıyanet sayardı. Bu ilkeler o günün şartlarında bir mucize gibi olsalar bile bugün değerli bir geçmiş simgesidir. Şimdi bunu tarihin bir mucizesi sayıp ancak değiştirmenin dünya şartları gereği olduğunu düşünenler bunu cemaate bıraktılar ve cemaatin de bu mücadelede kaybedeceğini düşündüler. Yani ülkenin karşı çıkamayacağı iki düşünce bir araya gelseler bile kaybedeceklerdi. Sonuç önümüzdeki seçimlerde ortaya çıkacak. Hatta ikisinin birlikte olmaları sonucu daha belirgin hale getirecek.
Yeni Türkiye kimsenin eseri değil Yaratanın istediğidir. Onun için kimse yeni Türkiye’nin önüne çıkmaya çalışmamalı, gerekeni yapmalıdır. Çünkü varılacak sonuç kişinin değil halkın ve ona destek olan Yaratanındır. Bunun sürecin sonunda, siyasi amaçlar uğruna dinin feda edilmeyeceği de Yaratanın bir ikazı olarak görülecektir.