Satın aldığınız Nar meyvesinin (Punica granatum) sadece yarısı yenilebiliyor (yüzde 52). Yenilen kısmının ise yüzde 78’i meyve suyu ve yüzde 22’si tohumları. Nar suyu veya nar suyunun yoğunlaştırılması ile hazırlanan özütünün serbest oksijen radikalleri ve lipit peroksidasyonu baskılayarak vücudun antioksidan savunmasını desteklediği ve iltihaplanmayı baskıladığı bilimsel araştırmalar ile destekleniyor. Nar meyvesinin antioksidan etkisinin kranberi, nareciye, yaban mersini gibi meyvelerden daha yüksek olduğu bildiriliyor. Bu nedenle nar meyvesi “süper meyve” olarak tanımlanıyor. Bu etkinliğine bağlı olarak özellikle kalp ve damar hastalıklarına karşı etkili bir koruma sağladığı; kalp kasında kan akımını artırarak, büyük tansiyonu kötü kolesterolün (LDL) oksidasyonunu ve karotid arter kalınlığını azaltarak kalp-damar hastalığına bağlı ölüm riskini azaltılmasına yardımcı olabildiği bildiriliyor.
Fiziksel egzersiz sonrası vücutta oluşan fizyolojik baskıya bağlı olarak ortaya çıkan kaslarda hasar, iltihaplanma ve oksidasyon sonucu kaslarda yorgunluk hissediliyor. Bir meta analiz çalışmasında şimdiye kadar yayımlanan bilimsel araştırma sonuçları değerlendirilerek nar meyvesinin sağlıklı bireylerde egzersiz sonrası bu bahsettiğimiz şikayetler üzerinde ne derecede etkili olabileceği incelenmiş. Tespit edilen 786 araştırma arasından bilimsel tasarıma (plasebo kontrollü) ve belirledikleri kriterlere uygun 11 klinik çalışma seçilerek değerlendirmeye alınmış.
Değerlendirmeye alınan araştırmalarda 21-35 yaşları arasında toplam 230 gönüllü yer almış. Nar meyve suyu veya kuru özütünün kas yorgunluğu, ağrı ve acı; kas hasarına cevabı; oksidatif baskıya ve iltihaplanmaya cevabı ile kalp-damar fonksiyonları üzerinde akut ve gecikmeli etkileri incelenmiş ve Nar meyvesinin tüm parametreler üzerinde etkili olduğu sonucuna varılmış. Söz konusu etkinin narın zengin polifenol içeriğine bağlı olduğu, bu bileşiklerin antioksidan ve iltihap giderici (antienflamatuvar) etkilerinin yanı sıra kaslarda kan akımını hızlandırarak hasarın onarımını sağladıkları bildiriliyor. Peki nar suyunun egzersiz öncesi mi yoksa egzersiz sonrası mı alınması daha etkili? Eğer nar suyu ya da özütü sürekli olarak kullanılıyorsa kanımca her iki durumda da yararlı olacaktır. Önce alınması durumunda kaslarda hasarın azaltılmasına yardımcı olabilirken, sonra alınması durumunda kaslardaki onarımın ve ağrının daha çabuk gerçekleşmesine yardımcı olabilecektir.
Aynı araştırmacılar tarafından yürütülen bir başka çalışmada nar suyunun profesyonel halter sporcularında kaslarda onarıma katkısı araştırılmış. Yaşları 20-22 arasında dokuz halter sporcusu (2’si olimpiyat takımından) eğitim tamamlandıktan sonra plasebo veya nar meyve suyu verilerek 3 dakika ve 48 saat sonra alınan venöz kan örneklerinde biyokimyasal analiz yapılmış. Nar suyu verilen grupta boş ilaç (plasebo) verilen gruba göre kan antioksidan parametrelerinin kuvvetlendiği gözlemlenmiş. İlk 3 dakikada alınan kan örneklerinde kan antioksidan değerlerinde belirgin gelişme gözlemlenmiş [malondialdehit artışında yüzde 12,5 azalma; antioksidan enzim değerleri olan katalaz (yüzde 8,6) ve glutatyon peroksidaz (yüzde 6,8) artış; enzimatik olmayan değerlerde (ürik asit yüzde 12,6 ve total bilüribinde yüzde 5,7) artış]. 48 saat sonra örneklerinde ise nar suyunun vücutta onarım kinetiklerine olumlu katkı sağladığı tespit edilmiş [plaseboya göre malondialdehitte yüzde 5,5 ve enzimatik antioksidanlarda yüzde 9-10].