Berat Albayrak dünyaya yeni bir evladının geldiğini duyuruyor.
Bir baba olarak mutluluğunu paylaşıyor.
Pusuda bekleyen o namussuzların o şerefsizlerin attıkları tivitler bize şunu gösteriyor ki bu ülkede dili koparılması gereken aşağılık yaratıklar var.
Berat Albayrak’ın muhterem eşi ve henüz dünyaya gözlerini açmış evladı Hamza Salih için o terbiyesiz lafları edenlerin keşke gerçek kimliklerini bilsek de o lafları kendilerine nasıl yedireceğimizi dünya alem görse!
Sahte hesapların arkasına sığınan o namussuzlar kimin çocuğu olduklarını açığa vuruyorlar.
Kendilerinin kimden geldiklerini bilemeyiz ama aynaya baktıklarında kendilerine ait sıfatları başkalarında görecek kadar şerefsizdirler.
Esra Albayrak’ın adını necis ağızlarına alan o namussuzların ve şerefsizlerin yüreği yetiyorsa kendi adlarıyla yazsınlar, maskesiz çıksınlar karşımıza.
Sizin o lağım kokan necis dilinizi ibret-i alem olsun diye kesmezsek namerdiz.
Siz namus ve şeref bahsinde adı anılmayacak iğrenç mahluklarsınız.
Onun bunun çocukları olanlar ancak o lafları yazabilirler.
Kabahat sadece o iğrenç mahlûklarda değil, onlara bu cesareti veren, onlara bu iklimi oluşturan siyasetçiler de suçludurlar.
Gezi sürecinde Cumhurbaşkanımızın muhterem eşine ettikleri o hayasız lafları unutmadık.
O namussuzca lafları afişlere yazan iğrenç mahluklara ve çapulculara arka çıkan siyasetçiler, bu iğrenç eserleriyle gurur duysunlar!
Bir de utanmadan-sıkılmadan kutuplaşmadan şikayet ediyorlar. Bu nefrete dayalı kutuplaşmadan Erdoğan’ı sorumlu tutuyorlar.
Alın size nefretin ötesindeki kutuplaşmayı! Alın size namussuzluğun ve şerefsizliğin bile başını öne eğdiği iğrençlik örnekliğini!
Kim ki buna rağmen nefret ve kutuplaşma söylemi üzerinden Erdoğan’ı suçluyorsa bilesiniz ki onlar da tıpkı o hayasız sövgüleri ve lafları edenler gibi alçaktırlar.
Bizim dostluğumuz da düşmanlığımız da mertçedir.
Sizin dilinizle size cevap vermeyi zül addederiz.
O küfürlerin ve hayasız lafların cümlesini size iade ederken bile haya ederiz.
Bizim merhametimiz geniştir. Öfkeden ve kinden yüreğimizi sakınırız.
Merhametimiz ne kadar büyükse öfkemiz de o kadar büyüktür bilesiniz.
Öfkemiz bizden farklı olanlara değildir asla. Bizi eleştirenlere zinhar değildir.
Bizim öfkemiz sizin gibi namussuzlara ve şerefsizleredir.
Sakın bundan sonra bu insan suretindeki iğrenç yaratıkları lanetlemeden kimse karşımıza geçip kutuplaştırma edebiyatı yapmasın.
Onları da tıpkı o namussuzlar ve şerefsizlerle bir görür ağızlarının payını veririz, biline!
BİZ MASUMUZ SEN DEĞİL!
FETÖ bahsinde kim kalkıp “Masum değiliz hiç birimiz!” diyorsa bilesiniz ki o kişinin kendisi masum değildir.
“Masum değiliz hiçbirimiz!” repliği, FETÖ ile mücadeleyi sulandırmayı, dahası bu mücadeleyi sekteye uğratmayı amaçlayan kurnazca bir aklın ürünüdür.
15 Temmuz darbesi başarılı olmuş olsaydı farklı bir siyasal pozisyon alacak birinin, 15 Temmuz darbe girişimi başarısız kalınca ahmaklığını keşfetmiş olması ne ilginç ve manidardır!
Başkasını bilmem ama o kişinin bizi ahmak yerine koyan laflar etmesi, neredeyse kendini FETÖ mücadelesinde başı çeken bir aktör olarak takdim etmesi fena halde asabımı bozuyor.
Mertçe çıkıp özeleştiri yapacağına Cumhurbaşkanımızı da yanına katarak “Hep birlikte aldatıldık! Hiç birimiz masum değiliz!” diye tutturması artık bardağı taşıran son damladır.
Pişkince karşımıza geçip bizi ahmak yerine koymasına seyirci kalırsak bizi kandıran çok olur.