Fazla değil, 5 yıl önceki Eskişehirspor’u hatırlayın... Neredeyse tüm kadrosu, ligdeki bütün takımların yakın ilgisinde ve takibindeydi. Futbolcuları kapış kapış gitti.
Kulüp, elindekini-avucundaki sata sata; sonunda güçsüz-çapsız kaldı. Şimdi eyvahları oynuyor. O kadar futbolcu satıldı da, ne oldu? Sıfıra sıfır, gene elde var sıfır... Yani; onca satış ticari ama, akılcı mı? Değil!
Ligden düştü, daha da düşmemek için çırpınıyor. Zamanında Aydın Begiter başkan da, benzer bir tutum izlemişti. Hem kulübü hem kendini bitirdi.
***
Türk futbolunda “Satılamayacak futbolcu yoktur” anlayışı hakimdir. Kim söylemişse, neden söylemişse, ne zaman söylemişse halt tetmiş... Çünkü “Asla satılmaması gereken” futbolcular vardır.
Gomis gitti, G.Saray ne hale düştü.
Ondan ders almadılar, bu kez de Rorigues’i gönderdiler. Allah akıl-fikir versin diyeceğim ama; bunlar verilecek o akıl ve fikiri çöpe atacak gibi görünüyor. Çünkü kaşınıyorlar.
Evet, Mali Fair-Play kriterleri, “Sattığın kadar alacaksın” diyor ama; neyi satacağına da doğru karar vereceksin. Rodrigues gibi, takımın temel direğini yerinden söküp Araplara pazarlarsan, sonucuna katlanmak zorunda kalacağını bileceksin.
***
Birini satıp da yerine diğerini aldığında, Muğdat örneğini yaşayacaksan; turşu kurmak için adam alınmaz. Her aldığın “Cuk” diye yerine oturmak zorunda.
Eren Derdiyok’un elden çıkarılma fikri, haklı nedenlere dayanıyor. Satışına bir şey diyemem. Adamın ruhu G.Saray’dan gitmiş... Kalan posasından bir şey olmaz. Gönder!
Serdar Aziz de, Fatih Terim’e yalan söyleyip Maldivlere kaçtı. Gözden çıkarılması normal... Hatta doğru!
Ama Rodrigues’in, “Para için” gönderilmesi; Eskişehir’in düştüğü hazin duruma, G.Saray’da da çanak tutulmasıdır. Para gelir de güç giderse, vebali kimin boynuna olur?
Namluyu şakağına dayama Cim-Bom...