Müziğin mucizevi etkileri kadim zamanlardan bu yana bilinir. Eski Yunan’da “perilerin dili” manasında kullanılması da bu sebeptendir. Tıp dünyası geçenlerde böyle bir mucizevi olaya şahit oldu. Charlotte Neve adındaki bir çocuk, yaşına uygun olmayan bir şekilde beyin kanaması geçirip komaya girdi. Uzun süren koma sebebiyle doktorlar anne Leila Neve’ye ümitlerinin kalmadığını ve kızıyla vedalaşmasını söyledi. Anne çaresizlik ve acı içinde kızıyla vedalaşırken olağanüstü bir şey oldu. Radyoda minik kızla annesinin birlikte söyledikleri Adele’in Rolling In The Deep şarkısı çalmaya başladı. Anne şarkıyı kızının kulağına eğilerek fısıldayınca kızın yüzünde bir gülümseme belirdi. Bu olaydan iki gün sonra Charlotte uyandı, hayatta kalsa bile bir daha konuşamayacağı söylenmesine rağmen iki ay sonra yürüdü ve konuştu. Tarihi kayıtlarda da bu tarz olaylar sıkça geçer. 9. yy’da yaşamış büyük hekim ve bilginlerden El-Kındî, komşusunun günlerce komada yatan oğlunu tedavi için davet edilmiş. Hastayı muayene ettikten sonra musikîde hünerli birkaç öğrencisini çağırmış. Onlara ne çalacaklarını tarif etmiş ve dur diyene kadar çalmalarını söylemiş. Öğrenciler çalıyor, o da bir eliyle hastanın nabzını kontrol ediyormuş. İlerleyen dakikalar içinde çocuğun nabzı kuvvetlenmiş, nefesi canlanmış. Çok geçmeden kımıldamış, oturmuş ve konuşmaya başlamış. Kindî, çocuğun babasına “Ne sormak istiyorsan sor?” demiş. Baba sorularını sormuş, cevaplarını almış; ardından çocuk tekrar eski haline dönmüş. Hüzünlü baba, müzisyenlerden çalmaya devam etmelerini isteyince Kindî, “Hasta son gayretini göstermiştir, fazlasına imkan yoktur, çünkü ömrü tamamdır” demiş. Kimbilir o zaman tıp bugünkü kadar gelişmiş olsaydı tüccarın oğlu belki de yaşayacaktı.
MÜZİKOTERAPİ HER DERDE DEVA
Nasıl oluyor, hangi mekanizmayla oluyor bilemiyoruz, ama müziğin insanda bildiğimizden çok öte bir beyin ve beden gücünü harekete geçirdiği kesindir. Klasik tıbbın elde edemediği etkileri müziğin sağladığına zaman zaman şahit oluyoruz. Mesela kekemeler takılmadan konuşamıyorlar, ama takılmadan şarkı söyleyebiliyor. Otistik Bozukluğu olan çocukları tedavi edebilen bir ilaç henüz geliştirilebilmiş değil, ama onlar enstrüman çalabiliyor, şarkı söyleyebiliyor, beste yapabiliyor ve bu sayede hayata adapte olabiliyor. Yoğun bakım ünitelerinde, ameliyathanelerde ve diyaliz ünitelerinde ve servislerde müzikoterapi uygulamaları mutlaka yapılıyor. Selçuklu ve Osmanlı zamanında sadece akıl hastalarına değil fiziksel hastalıklara da uygulanan müzikle tedavinin günümüz Türkiye’sinde de yaygınlaştırılmasına ihtiyaç vardır.