İstanbul’da bir caz festivali düzenlenecek olmasının yarattığı heyecanı, şimdiki gibi adının önünde Cemil Topuzlu bulunmayan Açıkhava Tiyatrosu’ndaki ilk konserleri dün gibi hatırlarım. Bir gün karşımızda göreceğimizi hayal bile etmediğimiz kimler gelmedi ki o sahneye! Caz, blues, soul, Bossa Nova, dünya müziği, rock ve trip hop’a dek çeşitlenen bir yelpazede en iyi müzisyenleri 20 yıldır ağırlayan bir festivalimiz var!
20. İstanbul Uluslararası Caz Festivali bu akşam 21.30 Park Orman’daki Alicia Keys konseriyle başlıyor. Besteci, piyanist ve şarkıcı Alicia Keys, R&B müziğin günümüzdeki en güçlü temsilcilerinden biri. “Fallin” adlı şarkısının dillerden düşmediği 2002 yılında daha ilk albümüyle beş Grammy birden kazandı! Yılın Şarkısı’nın yanı sıra En İyi Yeni Sanatçı ödülünü de aldı.
Toplamda 14 Grammy ödülü sahibi olan Keys’in yeteneği müzikle sınırlı değil yardımcı roller üstlendiği filmlerde de göz doldurdu. Bu güzelliğiyle sinemacıları daha çok peşinde koşturacaktır! Alicia Keys, Festival’in açılışına en yeni albümü “Girl on Fire”ı tanıtmak için çıktığı “Set the World on Fire” turnesi kapsamında katılıyor. Şanslı izleyiciler Keys’i çok yakıştığı sahne üstünde dinlemek kadar izlemeye de doyamayacak kuşkusuz...
18 Temmuz’a dek sürecek olan 20. Festival kapsamında dinleme mutluluğuna erişeceğimiz isimler arasında Dee Dee Bridgewater önde gidiyor. Billie Holiday, Sarah Vaughan, Ella Fitzgerald misali bütün zamanların en iyi caz vokalistleri kabul edilen ustaların izinden giden bir caz şarkıcısı olan Bridgewater’ı yarın akşam şanına uygun bir mekanda dinleyeceğiz: Yıldız Sarayı’nda! Bridgewater, üç Grammy sahibi usta piyanist ve besteci Ramsey Lewis ile birlikte sahne alacak. Cazın hası Has Bahçe’ye yakışırdı, elbette!
***
Ne güzel böyle saray, müze, konsolosluk bahçelerinin sıcak yaz gecelerinde caz konserlerine açılması! 20. İstanbul Caz Festivali konserleri Yıldız Sarayı’nın yanı sıra İstanbul Arkeoloji Müzeleri avlusunda, Sakıp Sabancı Müzesi, Rahmi M. Koç Müzesi, Hollanda Başkonsolosluğu, Avusturya Başkonsolosluğu Avusturya Kültür Ofisi, Almanya Sefareti Yazlık Rezidansı bahçelerinde verilecek. Elbette Haliç Kongre Merkezi, İstanbul Belediyesi Cemal Reşit Rey Konser Salonu ve İKSV Salon da festival mekanları olarak gayet güzel ama İstanbul’un betona direnen güzelliğinin ve kalan tarihi mekanlarının böyle güzel amaçlarla değerlendirilmesi de kültür kenti niteliğini pekiştiriyor.
Koç Müzesi, bu yıl üçüncü kez gerçekleştirilecek olan Caz İçin Tuhaf Bir Yer gecesi için seçildi. Kairos4tet ve Bojan Z’yi (soyadını Batılılar telaffuz edemez diye kısaltıvermiş ama bizim için Zülfikarpaşiç çok tanıdık) dinledikten sonra, oracıkta kıvrılıp yatmaya razı olabilir müzikseverler!
Bu hafta olağanüstü ses daha konuk oluyor Caz Festivali’ne: Melody Gardot. Henüz 28 yaşındaki Gardot, müziğin terapi olarak gücüne inanıyor. Geçirdiği bir kazadan sonra beyninin işlevlerini müzik sayesinde geri kazanmış, o yumuşacık şarkı söyleme tarzını da yüksek sese, bağırtı çağırtıya dayanamadığı için dinlediği müzik türleri sayesinde geliştirmiş. Müzik terapisine inancından dolayı mı Gardot’nun sesi ve yorumu o kadar etkili yoksa Allah vergisi yeteneğinden dolayı mı onu dinlerken mest oluyoruz, bilemeyeceğim! 5 Temmuz’da Tarabya’da anlamaya çalışırız...
20. İstanbul Caz Festivali’nin ilk haftasında Boğaz’a nazır iki konser daha var: Kübalı Lopez - Nussa Aile Projesi 3 Temmuz’da Feriköy Lokantası’nda Latin ezgilerini cazla buluşturacak. 4 Temmuz’da Avusturya Kültür Ofisi’nin bahçesi Britanya’nın komple blues yıldızı Anthony Strong’un muhtemelen bu yıl çıkardığı albümü “Stepping Out” ağırlıklı bir programda dinleyeceğiz.
Bilet alamayan cazseverlerin buluşacağı ücretsiz Tünel Konserleri’ni Perşembe günkü yazımda ele alacağım. Tabii David Sanborn ve Bob James efsanelerini de unutmadan!