Son günlerde PKK yöneticileriyle görüşülüyor ancak bu olaya bakış açısının yanlış olduğunu düşünüyorum. Bu görüşmeler birbiriyle savaşan iki gücün müzakeresi gibi düşünülüyor ve taraflar fazla taviz vermekle suçlanıyor. Gerçi muhalefetin, konu ne olursa olsun, Başbakanı suçlayacaklarını biliyoruz. Onlar için bu problemin iktidar tarafından çözülmesi kabul edilemez. Onlar için her olayda iktidarın davranışı yanlıştır ve düzeltmenin tek yolu bir çözüm projesi hazırlayıp hangi güç bunu yapacak arayışına girmek değildir. Eleştiriler çözüm sürecine yönelik değildir. Duygusal nedenlerle iktidar eleştirilmekte ve objektif bir çözüm aranmamaktadır.
Türkiye’deki terör iki düşmanın çatışması değildir ve bu bir aile içi kavgadır. Burada taraflardan birinin galip gelmesi aranmaz sadece kavganın durmasına çalışılır. Ayrıca bu kavgaya neden olan sebepler araştırılır ve ortadan kaldırılarak bir daha aile içi şiddete başvurulması önlenir. Milleti soy açısından tarif edenler yakında bunun kimse tarafından kullanılmayacağını görecekler. Biz şimdiden insanların doğarken sahip olduğu yetenek ve beceriksizlilerin kendisini tanımlamadığını söylüyor ve insanın kim olduğu ile değil ne yaptığıyla değerlendirilmesini istiyoruz. Günümüzde insanlar soy ve inanış açısından birbirine yakın sayılıyor diğerlerinin düşman olduğu söyleniyor. Oysa bugün düşman olan yarın en yakın müttefikimiz, dost olan ise düşmanımız sayılabiliyor. Bugünkü çatışmada taraflardan kavgayı seçmiş olan, galip gelmesinin mümkün olup olmadığını hesaplamıyor, kendisini bir araç olarak kullananların nihai hedefinden haberi yok, Türkiye’ye bir politika uygulatmak isteyenin hedefinden haberdar değil, küçük hesapları büyüterek sonuç çıkarmaya çalışılıyor. Buradaki iç çatışmanın başkalarının eseri olup olmadığını bilmiyor ve büyük güçlerin bu çatışmaların alt yapısının çok önceden hazırladığını ve zamanı gelince düğmeye basıldığını düşünmüyor.
***
Türkiye’deki çatışmanın uluslararası politikadaki yeri düşünülmüyor. Oysa ABD’nin Irak’a iki defa müdahale etmesinin sebebi Kürtlerin bölgedeki yeri ama bu yerin farklı olmasını düşünen Avrupa ve Çin var. Kürtler birkaç önemsiz sözle olayın tek tarafının kendileri olduğunu düşünüyor ve küçük güçleri yanına çekmek için onlara bir zafer hediye etmeyi adet haline getiren büyük güçlerin uşağı haline geliyorlar. Onlar için iki seçenek var. Ya onların görünüşünü olumlu değiştirecek küçük bir görüntüye razı olmak ya da asırlardır devam eden birlikteliğe hizmet ederek büyük bir devletin vatandaşı olmaktır. Bu vatandaşlar arasında bir fark olmayacak ve herkes bu büyük gücün oluşmasına destek olduğu için eşit sayılacaktır.
Bu gibi görüşmelerde tekliflerin karşı taraftan mı geldiği yoksa bu tekliflerin arkasına büyük bir gücün projesinin mi saklandığı araştırılmalıdır. Gizli hesapların görüşmelerin arkasına saklanması her zaman açığa çıkmaz. Mesela son İmralı görüşmelerinin basına kim tarafından, hangi amaçla sızdırıldığı bilinmiyor. Sonuçlara bakarsak her iki tarafın yandaşları tarafından eleştirilmesi bize açık bir sebep buldurmaz. Ancak müzakerelerin kesilmesi her iki tarafın da kaybına neden olacağı için bunun tarafların dışında biri tarafından sızdırıldığı ihtimali vardır. Uluslararası politika duygusal değerlerle yönetilemez. Aklınızı kullanmıyorsanız vatanseverlik zannettiğiniz olgu da, bugüne kadar olduğu gibi, olayın zararınıza gelişmesine neden olabilir.