Louis Aragon, çok sevdiği eşi Elsa için yazmıştı ‘Mutlu Aşk Yoktur’ şiirini...
Çok sevdiği eşiyle evlenmiş, eski bir değirmeni kendilerine ev haline getirmiş bir çiftin eşi neden “Mutlu aşk yoktur” diye şiir yazmış olsun ki? Bu soru yıllar sonra soruldu Aragon’a, o da çok ilginç bir cevap verdi: “O şiir yazıldığı yıllarda Paris Nazi işgali altındaydı, toplumsal mutsuzluğun olduğu bir yerde bireysel mutluluk olamaz diye düşündüm ve şiiri öyle yazdım.”
***
Geçenlerde bir kız çocuğu geldi İstanbul’a, adı Ahed Tamimi... Bir İsrail askerine yumruğunu sallayan küçük bir kız olarak tanıdık onu biz. Ahed dedi ki “Salıncağa binerken çevremde eli silahlı İsrail askeri görmek istemiyorum...”Bir kız çocuğunun tek hayalini bu hale getirebilmiş bir dünyada yaşananlar değişmedikten sonra takvim değişmiş ne gam...
***
Ne çok katliam gördük bu sene, ne çok acıya tanıklık ettik. Hadi memleketi Suriye’den ailesiyle Türkiye’ye kaçmak zorunda kalan, mülteci kampında yaşayan bir kızın gözünden bakalım yeni yıla. Okul, arkadaşlar, oyuncaklar, mahalledeki tanıdıklar, komşular geride kalmış, evine ne zaman döneceği belli olmayan bir kız çocuğu...Yılbaşında atılan havai fişek sesinden korkanlar, savaş uçaklarının bombaladığı, topçu ateşine maruz kalan bir şehirden kaçıp gelen bir çocuğu ne kadar anlayabilirler?
***
Mynmar’da yol edilmek istenen Arakan Müslümanları’ndan bir çocuğa da anlatasınız yeni yılı,
Amerika’da bir psikopatın bastığı okulda ölümden şans eseri dönen ama arkadaşları gözünün önünde katledilen çocuğa da... Hoş yeni yılı hiç göremeyecek çocuklara bakacak olursak bunlar şanslı sayılacak çocuklar...İzmir’de çocuk parkında kör kurşuna giden Umut, dün yazdığım 14 yaşında evlendirilip, 15’inde döndüğü baba evinde tecavüze uğrayıp töre diye öldürülen kız çocuğu... Hayatta kalmayı şans haline getirdik birçok çocuk için, farkında olan var mı?
***
Takvimde günler değişirken hiç, aylar değişirken biraz, yıllar değişirken ise büsbütün bir muhasebe yapar insan... Kendi tarihimiz ya da talihimize bakmak yeter mi acaba?
Adı, milliyeti, ne olursa olsun eğer bir çocuğun en büyük rüyası silahlı askerlerin olmadığı bir ortamda salıncağa binmekse vay halimize... Yok saymak mümkün elbette ama ben bir kez daha sorayım, böyle bir dünyada mutlu bir aşk ya da yılbaşı olur mu?