Biri greçka, diğeri kinoa. Her ikisi de sanki herkes onları iyi tanıyormuş gibi hararetle pazarlanıyor. Peki bu iki yabancı, Anadolu buğdayına rakip mi? Onlarla ne tür lezzetler hazırlanabilir? Mutfağa girdim, denedim. Tarifleri de bu yazıda.
Greçka... Hiç duydunuz mu? Duymadıysanız, yakındır. Kendisi öyle hızla pazarlanıyor ki çok yakında herkes onu en azından merakından deneyecek. Beğenirse ne ala... Bir kiloluk paketinin fiyatı 6-14 lira arasında değişiyor. Paketlerde isminin yanına da ‘karabuğday’ diye bir açılım yapılıyor. 80 yıldır Anadolu onu yiyor da kentliler yeni tanışıyor gibi bir algı sunuluyor. Halbuki işin gerçeği böyle değil, o bir Rus güzeli. Gerçi Japon menşeilisi de mevcut. Japon greçkalar diğerine göre biraz daha iri. Üstelik buğdaygillerle ilgisi yok. Yani ona karabuğday demek hakikaten abesle iştigal! Kendisi bir bitki tohumu, ‘karabuğday’ lafı nereden çıkmış, anlamak zor.
BUĞDAYIN YANINDA SINIFTA KALIR
“Buğdayımı hiçbir şeyle değişmem” diyen ama glutenden dolayı buğday tüketemeyenlere bir alternatif greçka. Gluten içermiyor, üstelik lif oranı yüksek, protein ve besin değeri açısından çok zengin. Vücudun üretmediği tam sekiz aminoasit içeriğine sahip. Diğer taraftan yağ, karbonhidrat yok denecek miktarda. Lezzet görecelidir ama bana soracak olursanız buğdayın yanında sınıfta kalır! Dominant bir tadı olmadığı için denemeler yaparken içine sert aromalar barındıran malzemeler eklemenizi öneririm. Salata, çorba ve yemeklerde kullanabileceğiniz greçkanın bugün paylaştığım tarifini bakalım beğenecek misiniz?
GÜNEY AMERİKA’DA YETİŞTİRİLİYOR
Gelelim kinoa’ya... Geçenlerde komşum elinde bir paket kinoa ile çıkageldi. “Hadi Aydan sen bundan bir şeyler yaparsın” diyerek mutfağın yolunu tuttu. Önce hafif kavurduk, ardından haşladık. Suyunu süzüp kereviz sapı, nar taneleri, taze nane gibi en az 10 farklı ürünle harmanlayıp bir de üzerine bolca nar ekşisi ekleyip sofraya koyduk. Bu ilk tecrübemdi ve lezzetli olmuştu. Marketin el yakan fiyatları nedeniyle sık sık deneme yapmak çok mümkün değil. Yarım kiloluk paketin fiyatı 17-23 lira arasında. Kinoa, tahıl değil susam ailesinden bir bitki tohumu. En azından paketi ve uslubuyla ‘Ben ecnebiyim’ diyor. Besin değeri açısından yanına yaklaşabilene aşk olsun, gerçekten mucize bir tohum. Güney Amerika’da And Dağları’nın eteklerinde yetişen kinoa ülkemize hızlı bir giriş yaptı. Yine gluten alerjisi olanlar için greçka gibi o da bir alternatif.
İnkaların binlerce yıl önce tarımını yaptığı kinoanın 7 bin yıl öncesine dayanan geçmişi var. Bazıları ‘kuş yemi’ benzetmesi yapsa da bence kinoa bağımlılık yaratacak kadar lezzetli bir tohum. Her türlü sebze, meyve ve et ürünüyle uyumlu. Onunla nefis salata ve pilavlar hazırlayacağınızdan eminim. Bugün paylaştığım ve öğle yemeği için spontane yapıp afiyetle yediğim bu salata ise bence sizlere ilham verecek.
Kan portakallı ve rezeneli greçka salatası
Greçkayı tuzlu ve bol suda haşlayın, süzün. Rezene kökünü yıkayıp incecik dilimleyin. Kan portakalının kabuğunu soyup küçük dilimler halinde kesin. Çamfıstığını yanmaz tabanlı bir tavada hafifçe kavurun. Aynı tavaya yarım çay bardağı kadar zeytinyağı koyup ısıtın ve adaçayı yapraklarını bu yağda kızartın. Tüm malzemeyi limonla karıştırıp üzerine adaçayı yaprakları serpip servis yapın.
Mevsim güzeli hamsiyle kinoa salatası
300 gram hamsiyi yıkayıp süzün. Kağıt havluyla nemini alıp yağlı kağıt serili fırın tepsisine sıralayın. Üzerine karabiber, kuru nane ve tuz serpip fırının ızgara bölümünde 200 derecede 8 dakika kızartın ve soğuması için kenara alın. Yarım paket kinoayı biraz tuz atılmış bol suda haşlayın. Tohumlar şişip yumuşadığında 8-10 dakika sonra suyunu süzün. Kapari tohumu, avokado dilimleri, yarı kurutulmuş domates, bol taze nane, limon suyu ve zeytinyağıyla harmanlayın. Servis tabağına alıp üzerine naneli hamsileri serpiştirin.