Çok konuşulan zamansız bir ölümün ardından sandım ki medya kalp krizlerini konuşur biraz.
Konuşmamak hata zira tüm dünya kalp krizlerinin ardından hayata tutunmayı sağlayan altın dakikaları konuşuyor.
Ambulans gelinceye kadar geçen sürede bilinçli bir ilk yardım hayat kurtarabiliyor zira. Hayatta Kal diye bir dernek var mesela...
İnsanlara hem kalp masajı öğretiyorlar hem de güçleri yettikçe toplu bulunulan alanlara elektro şok cihazı diye bildiğimiz aleti veriyorlar.
Beyoğlu’nda pilot bir projeleri var, biri kalp krizi geçirse, eğitim almış esnaf bilgisi ve aletle yardıma koşacak... Böyle bir proje haber yapılmaz mı, bu dernek canlı yayına çağrılmaz mı?
Bitti mi derseniz elbette bitmedi... Kalp krizinin ardından bahsettiğim altın dakikalar var ya, onu da anlatmak lazım. Bir hasta için en büyük tehlike beyin ölümünün gerçekleşmesi.
Bunun için de kalp durduktan sonra maksimum 6 dakikanız var. Kalp masajı sayesinde o süreyi biraz daha uzatmak ve beynin dayanmasını sağlamak mümkün. Bir de elektro şok cihazı dediğimiz ve tıp dilinde adı defribilatör cihazı olan aygıtlar var.
Belirli modellerin kullanımı son derece basit, kısa sürede kalbin durumunu test edip ardından gerektiğinde elektro şok veriyor.
Tamamen otomatik bir cihaz bu ve sadece hasta üzerine pedleri yerleştiriyorsunuz kalanını kendi yapıyor. Avrupa’da sayıca çok az olsa bile, belirli şehirlerde sokakta konulmuş bu aletler.
Doğru habercilik halı sahada maç yapmayın uyarısından daha fazlasını gerektiriyor aslında.
Doğru habercilik sivil toplum kuruluşlarının seslerini daha fazla duyurmaktan geçiyor.
Bir vefat haberini herkes veriyor, doğrusu sen üzerine ne koyuyorsun arkadaş sorusuna yanıt vermekten geçiyor...