Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Türkiye düşmanlığı yapan partilere oy vermeyin” çağrısını Almanya’nın içişlerine müdahale sayan bazı Türkiyeliler, Merkel’in “tehditlerini” görmediler bile.
Bu “Türkiyeliler” sarasında Aydın Doğan’ın yayın organlarında çalışan gazeteciler de bulunuyor.
Daha doğrusu hiçbir “Doğan Medya Grubu memuru”, dönüp de, “Bu Merkel ne demeye çalışıyor böyle?” diye sorma gereği duymadı.
Ne demişti Merkel? “Türkiye’deki yüzde 49’un bizden büyük beklentisi var.”
Halefi Cumhurbaşkanı seçilince Dışişleri Bakanlığı’na getirilen Sigmar Gabriel adlı yanardöner hokkabaz da, “içişlerine müdahale” çıtasını daha da yükseltmiş, “Erdoğan’ı dikkate almamak daha doğrudur” buyurmuştu.
Erdoğan’ı dikkate almamak...
Erdoğan’ın önerdiği anayasa değişikliğine “hayır” diyenlerin Merkel’den beklentisi olduğunu vehmetmek...
Bütün bunları “içişlerine müdahale” saymayan yerli hokkabazlar, Martin Schulz adlı haris tüccarın “Özgür ve demokratik Türkiye için savaşanlara daha çok destek olacağız” sözlerini de görmediler.
Gabriel’in “Erdoğan’ı dikkate almayalım” önerisinin fikir babası Martin Schulz’dur... Avrupa Parlamentosu Başkanlığı döneminde, “Biz Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Ahmet Davutoğlu’yla anlaştık. Erdoğan gibi bağıran çağıran bir adamla işimiz olmaz” demişti de, bir Allah’ın kulu çıkıp, “Erdoğan seçimle gelmiş bir Cumhurbaşkanıdır. Sen kim oluyorsun da yüzde 52’yi yok sayıyorsun?” diye itiraz etmemişti.
İlginçtir, “içişlerine müdahale”nin şahikası olan bu terbiyesizce açıklamaya, dönemin Başbakanı da sesini çıkarmamıştı.
İlginç, değil mi?
Daha da ilgincini söyleyeyim:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye düşmanlığı yapan partilere oy vermeyin” çağrısına en çok Cumhuriyet gazetesi bozuldu. Üzerine vazifeymiş gibi, birinci sayfasından şöyle bir başlıkla cevap yetiştirdi: “Reis Almanya seçimlerine de karışıyor...”
Peki, Merkel?
Merkel, “Yüzde 49’un bizden büyük beklentisi var” derken hangi ülkenin seçimlerine karışmış oluyordu?
Buna bir cevabınız yok mu hokkabazlar?
Hadi Doğan Medya Grubu’nun yayın organları “ortaklık” mucibince Almanya’dan yana tavır koyuyor... Bu grubun gazetelerinde yazan Kırcaali’li “Beyaz Türkler”, patronlarına içki servisi yaparak gruptaki ömrünü uzatan Yozgatlı Kemalistler, Cem Küçük ve Cübbeli Ahmet dışında yazacak konu bulamayan çakma demokratlar, yargıdaki FETÖ düzenini “hukukun üstünlüğü” diye pazarlayan sonradan görme liberaller... Hepsi son tahlilde Almancıdır. Merkel’in “Yüzde 49’un bizden büyük beklentisi var” sözünde boncuk buldukları için anlaşılabilir bir suskunluk içindeler...
Peki, size ne oluyor Cumhuriyetçiler?
Siz değil miydiniz Mustafa Kemal’in “tam bağımsız Türkiye” fikriyatıyla yola çıktığını söyleyenler, “cumhuriyetin kazanımları” mottosunu dilinden düşürmeyenler?
Bağımsızlığımıza yönelik saldırılar karşısında siz niçin susuyorsunuz?
İşte cumhuriyetin en önemli kazanımı tehdit altında...
Niçin “onurlu bir duruş” sergilemiyorsunuz?
Doğan Medya Grubu’nun Almancıları ısrarla gözden ırak tutmaya çalışıyor ama Merkel’in sözleri hem “içişlerimize müdahale”dir, hem de “bağımsızlığımıza saldırı”dır.
Hem de açık bir “savaş ilanı”dır.
Müstevlinin “sarı saçları”nı görünce elinizde tuzluk koşuyorsunuz...
Cumhuriyet savcısı, “Bu gazete ve bazı çalışanları Türkiye düşmanlarıyla işbirliği yapıyor” deyip, hakkınızda iddianame tanzim edince de Mustafa Kemal’in sarı saçlarını hatırlıyorsunuz!