Rahmetli Necip Fazıl’ın, “Müslümanlığı tanımadan önce Müslümanları tanısaydım, Müslüman olmazdım” şeklinde bir değerlendirmesi vardı.
Necip Fazıl, bu değerlendirmesinde haksız mı?
Müslüman aleminin gıpta edilecek, imrenilecek, sempati duyulacak hali var mı?
63 ülkeden ve 1 milyar 600 milyon nüfustan oluşan Müslüman alemi, 80 milyonluk Almanya kadar bile üretim yapamıyor.
Peki Müslüman alemi ne yapıyor?
Müslüman alemi habire birbirini yiyip tüketiyor.
Oysa camilerde sürekli “Müslümanlar kardeştir” diyen vaazlar veriliyor.
Kardeşlik hukukundan bahsediliyor.
Ancak Müslümanlar birbirlerini boğazlıyor.
Hadi geçtik geçmişte Müslümanların birbirlerini boğazlamalarını; bugün de Müslümanlar birbirlerini boğazlıyor değiller mi?
Mesela Suriye’de olduğu gibi.
Mesela Yemen’de olduğu gibi.
Başka örnekler de vermek mümkün; ama bu kadarı yeterli.
Bakın Yemen’de Müslüman’ın Müslüman’ı boğazlaması sürerken, insanlar açlıktan ölme noktasına geldi.
Yemen Birleşmiş Milletler Koordinatörü, “Ülkenin her yerinde çocuklar açlıktan ölüyor” dedi.
Yine Suriye’deki boğazlaşma sonucunda süt içmesi gereken bebekler kan kustu.
Narkozsuz ameliyat edilen minicik çocukların feryatlarını sağırlar bile duydu.
Müslüman’ın Müslüman’a yaptığı zulme, vahşete, neredeyse dünyanın en vahşi hayvanları bile gözyaşı döktü.
Suriye’de, Irak’ta birbirlerinin kalbini, ciğerini söküp kanlı kanlı yiyen Müslümanlar bile görüldü.
“Müslüman Müslüman’a neden böyle yapıyor” diye sorunca da her Müslüman kendine göre bir gerekçe buluyor.
Kimi “Onlar Şii” deyip Şiileri suçluyor.
Kimi “Onlar Sünni” deyip Sünnileri suçluyor.
Hatta Müslümanlar Müslümanları Müslüman olmamakla suçluyor!
“Adı üstünde İran İslam Cumhuriyeti” diyorsun; kimileri “Onların ki İslam değil” diyor.
“Suudi Arabistan şeriat devleti” diyorsun; kimileri “Onların ki şeriat değil” diyor.
“Taliban medreselerde eğitim görmüş öğrencilerdir ” diyorsun; kimileri “Onların öğrendikleri Müslümanlık değil” diyor.
“Müslüman’ım” diyenler, kendi dışındakileri Müslüman’dan saymamakta.
İslam alimleri, ilahiyat profesörleri bile böyle davranmakta.
Birbirlerini İslam dışı, Müslümanlık dışı olmakla suçlamakta.
Zaten hiçbirinin anlattığı İslam, Müslümanlık, diğerinin anlattığına uymuyor.
Herkes kendi yaşam tarzına göre bir İslam, bir Müslümanlık anlatıyor.
Herkes nasıl yaşıyorsa, öyle inanıyor.
Bir çeşit değil binbir çeşit İslam, binbir çeşit Müslümanlık ortaya çıkıyor.
Ve sonuçta Müslümanlar Müslümanlara düşman gözüyle bakıyor.
Ve sonuçta Müslümanlar Müslümanları boğazlıyor.
Müslümanların birbirlerini boğazlamasını durdurmak için, Müslüman ülkeler kılını bile kıpırdatmıyor.
İşte Müslüman alemi bu durumda bulunuyor.
Ondan sonra da camilerde “Müslümanlar kardeştir” diyen vaazlar veriliyor.
Kardeşlik hukukundan bahsediliyor.
Görünen o ki Müslümanlar kardeş değildir; menfaatler kardeştir!
Müslüman aleminde kardeşlik hukuku değil, menfaatçilik hukuku geçerlidir.
Müslümanlar menfaatlerine göre hareket etmektedir.
Müslüman alemi adeta “Menfaat söz konusuysa kardeşlik teferruattır” demektedir!