Beşiktaş’ın Gaziantep karşısında yaşadığı puan kaybı sonrasında liderlik koltuğunu eline geçiren Galatasaray, sezonun bitmesine 4 hafta kala elde ettiği avantajı korumak için Mersin maçını mutlaka kazanmalıydı. Şampiyonluk için oynayan 3 takımdan ilk fireyi Beşiktaş verdi. Artık küçük ya da büyük takım diye bir şey yok ligde.
Son 3 lig maçından da galibiyetle ayrılmayı başaran ve bu 3 maçta da kalesinde gol görmeyen Galatasaray’ın bu durumu bence istatistiki anlamda doğru ancak, gerçekte suniydi.
Galatasaray’ın rezil oynayan, her an açık verebilecek bir defansa sahip olduğu çok açık.
Aslan maçta beklediğinden önce ve erken buldu golü. 16’da savunma ve Muammer’in ortak hatasını Yasin affetmedi. Ancak atılan bu erken gole rağmen Mersinli oyuncuların kaçırdığı 4 gol pozisyonu vardı. Galatasaray’ın iki beki o kadar kötüydüler ki, karşılarında oynayan Pedriel ve Nakoulma her seferinde geçtiler. İyi de kardeşim her seferinde sizi Muslera kurtaramaz ki! Muslera yine iki pozisyon çıkardı ki, bunlar başka kaleci olsa kesin goldü. İleride ilk yarıda Burak- Servet eşleşmesinde Burak her seferinde kendini teslim etti. Sneijder’ın uzaktan şutları hariç, Yasin’in kendi becerisiyle bulduğu golün dışında ilk yarı takım olarak pozisyon üretemedi Sarı-Kırmızılılar.
2. yarıda Galatasaray skorun da verdiği avantajla diğer maçlarda da sıkça yaptığı gibi, takım halinde kendi yarı alanına çekilip, topun arkasına geçerek, kaptığı toplarla hızlı bir şekilde kontrayı düşündü. Hamza hoca ilk hamle olarak Emre ile Olcan’ı değiştirdi ancak bu değişiklik bence yanlıştı. Aksayan ve ilk çıkması gereken oyuncu Telles’ti. Burak yakaladığı iki net fırsattan yararlanamadı. Galatasaray zor da olsa kazandı ve yola devam dedi. Sonuçta Hamza hocanın dediğini yaptı çocuklar! Kendi göbek bağlarını, kendileri kesmeye devam ettiler.