Diyelim ki bir markete gittiniz. Raflardaki ürünlere bakıyorsunuz. Bir kısmının son kullanma tarihi geçmiş, Bir kısmında marka çeşitliliği yok. Üstelik ürünler raflara gelişi güzel dizilmiş, oradan alışveriş yapar mısınız? O an mecbursanız evet ama sonra o markete kolay kolay gitmezsiniz. Haber kanallarında geçen alt yazılar tam da bu market örneğine benzer.
Zapping yapan seyirci, ortasından yakaladığı bir yayın sırasında ekranda alt yazılara da bakar. 24 ya da 12 saatlik haberler son kullanma tarihi geçmiş mallara benzer.
Sıcak bir gelişmede aynı habere dair ekranda dönen ve birbirine benzer cümlelerle aynı şeyi anlatan haberler de çeşitsiz ürünler gibidir. Bir marketten çıkıp, bir başka markete gitmek zordur ama zapping saniyelik bir iştir.
***
Cumartesi gecesi televizyonculuk adına ders olması gereken bir vaka yaşadık. Kısaca özetleyeyim:
Kenan Evren’in hayatını kaybetmesinin ardından bir sürü haber kanalı gibi Haberturk Tv’de özel yayına geçti.
Bu sırada Tarihin Arka Odası’nın yayını 40 dakika sarktı. Murat Bardakçı da canlı yayın başlayınca, o 40 dakika boyunca en azından alt yazılarda Tarihin Arka Odası’nın başlayacağının duyurulmamasına tepki gösterdi.
Bu tepkiyi gösterirken de geçen alt yazıların ne kadar özensiz olduğunun örneklerini verdi.
Tamam, egosu yüksek isimlerden biridir Murat Bardakçı ama bu noktada çok haklı. Zira yazılmayan o alt yazı Bardakçı’ya değil programı seyredenlere saygının gereğidir.
Eğer alt yazılar doğru kullanılmış olsaydı bu çıkış anlamsız kalabilirdi ama 3 kere “Kenan Evren vefat etti” yazarsanız adam da isyan eder.
***
Televizyonlarımız özellikle sıcak anlarda özel yayın ve alt yazı işini birlikte götüremiyor.
Eskiden teletext servisleri vardı ve onlar haber rejiden bağımsız olarak işlerini yapar, haberler de daha doyurucu olurdu. Şimdi el mecbur bu işler tek yerden yürüyor. Yayının başındaki sorumlu canlı bağlantılarla uğraşıyor, kj operatörü de yayına bağlananların unvanları ve spotlarla...
Hal böyle olunca da kimsenin alt yazılara bakacak hali olmuyor rejide. Ama seyirci bunları bilmez, bilmesi de gerekmiyor zaten.
Yayın bir bütündür ve ekrana yansıyan her cümle ve noktanın bir sorumluluğu vardır.
Olan ve olması gerekenler arasında ciddi bir fark var maalesef...