Trabzonspor’u deplasmanda 4-2 yendikten sonra, bazı hevesliler Akhisar’ın Galatasaray’a karşı da böyle bir skor alacağını sanıyorlardı. Gerek Hamzaoğlu, gerekse de futbolcular buna inanmış olmalılar ki; maçın başlamasıyla birlikte Galatasaray’ın üstüne gelmeye başladılar. Ancak Galatasaray gibi bir takıma karşı hele de deplasmanda en son yapılacak şey bu. Eğer yaparsan, yarım düzine gol görürsün ağlarında! Şubat ayında Bursa da aynı şeyi yapmış, 6 gol yemişti.
Akhisar sahada o kadar boş alan bıraktı ki; sarı-kırmızılı takım her aldığı topta tehlike yarattı. Goller birbiri ardına geldi.
Drogba, Sneijder, Telles, Burak, Yekta, Melo, Eboue birbirinden iyiydi.
Drogba için “Maç seçiyor” diyenlere sormak gerek... Acaba Akhisar maçını mı seçmiş; seçe seçe!
Galatasaray yıllardır sol bek sıkıntısı çekiyordu. Hakan Ünsal’dan bu yana, savunmanın sol kanadını hemen herkese teslim etti teknik adamlar. Telles’in gelmesiyle, sorun çözüldü. Telles, gerek savunmada, gerekse de hücumda genç yaşına ve deneyimsizliğine rağmen müthiş oynuyor.
Bir lafımız da Yekta’ya... Böyle oynamaya devam ederse, Selçuk forma bulmakta zorluk çekebilir!
Fırat Aydınus’a da bir parantez açmak gerekiyor bu arada.... Sahada küfür eden futbolcuya kırmızı kart gösteriliyor ve en az 2 maç ceza alıyor. Melo’ya adını da söyleyerek küfür eden Fırat Aydınus’a nasıl bir ceza verilecek acaba? Yoksa federasyon görmezden ve duymazdan mı gelecek?
Galatasaray, sahasında maç kaybetmiyor. Ama deplasmanlarda aynı başarıyı gösteremiyor. Sarı-Kırmızılılar’ın deplasmanda da bir seri başlatmaları şart. Bunun için de Karabük maçı, hayati önem taşıyor.
Galatasaray, kendi sahasında bir futbol resitali vererek, şampiyonluğu son haftaya kadar kovalayacağını kanıtladı. Sarı-Kırmızılılar’ın başarısını en önemli kılan şeyse, üç kulvarda yarışan tek takım olması. Rakipleri haftada bir maç oynarken, Galatasaray, kupa ve Devler Ligi’nde de mücedele ediyor. Bu da takımın gerçekten bu zor koşullara rağmen ne kadar başarılı olduğunun bir göstergesidir.