Nasreddin Hoca'ya rüyasında 9 akçe verirler. 9 değil 10 akçe olsun diye kavga eder.
O esnada uyanır. Bir de bakar ki eli bomboş. Hemen uyumak için gözlerini kapar ve ellerini uzatır: Getirin 10 değil, 9 akçe olsun!
Kılıçdaroğlu, ikinci turda 14 Mayıs'ta aldığını da kaybedecek. Üst üste yapılan hatalar bize pek yabancı değil. Çok zamandır takip ettiğim için bir kitap dolusu malûmat ve hadiseye vakıfım.
Görünen köy kılavuz istemez. Bugünkü tabloyu resmetmişiz geriye dönüp baktığımızda. Millet İttifakı hakkında yazılar yazmışız bu köşede. Kemal Bey'in vizyonu, Ünal Çeviköz'ün açıklamaları, Akşener'in kurşunu, Babacan'ın gafları, Davutoğlu'nun ortak imza talebi vs...
18 aylık bir hikayeydi Altılı Masa. Önce ikili buluşmalar geldi sonra yemekli toplantılar.
Politika üretmek ve kitlelere ulaşmak yerine hesap makinasıyla siyaset mühendisliği yapıldı. Kişisel hırslar ve öfkeler Erdoğan karşıtlığında birleşti. Tek amaç Erdoğan'ı devirmekti.
İttifakın en önemli mimarlarından (kamuoyunda pek bilinmeyen) bir politikacıya art arda sorular sormuştum o akşam. Dış politika, ekonomi, güvenlik... Hiçbirine cevap verememişti seçimden 10 ay evvel. Ama bir sorumun cevabını almıştım. Ünal Çeviköz'ün çok önemli olduğunu, Kemal Bey'in asla dokunamayacağını...
Kemal Bey çeşitli gruplarla temasa geçti.
Sağa açılmak, sağcıları yumuşatmak için Suriçi'nde temaslar kurdu.
Kürtçe bilmeyen lakin Kürt kontenjanından siyasette tutunmaya çalışan isimlerle görüştürüldü.
Eski radikal İslamcılarla toplantılar tertip edildi.
Yaygın dindar tavrın ötesinde modernist görüşleriyle öne çıkan din adamlarıyla buluşturuldu.
"Ben de ülkücüyüm" dedirtildi, Türk Ocağı'na götürüldü.
Menderes'in kabrinde ("27 Mayıs Devrimi" diyen kadrosuyla) saygı duruşunda bulundu.
Birileri kulaklara fısıldamaya başladı. "Erdoğan'ın ipi çekildi, derin devlet Kılıçdaroğlu'nu istiyor..." dedikodusu servis edildi.
Muhafazakâr seçmeni CHP'ye yaklaştırmak için TMSF'den kovulan komisyoncular ortaya çıktı. Kirli geçmişlerini cilalayıp, "mahallesindeki dedikoduları" hakikat diye pazarlayanlar çat kapı görüştürüldü.
HDP ve Kandil'e hiç cevap veremedi. Susun ey katiller, biz PKK'ya karşı mücadele edeceğiz diyemedi. Sözde Ermeni soykırımını dilinden düşürmeyen Sezgin Tanrıkulu'nu onore etti.
Sadullah Ergin'e Çankaya'yı verdi, Ergenekon mağdurlarını hüsrana uğrattı.
Bütün bu olup bitenler vatandaşı kandırmak için yapıldı. Kendisi olmak yerine, Erdoğan'ın taklidi olmak için çaba sarf edildi.
Nasreddin Hoca'nın torunlarını koyun sürüsüne benzetenler, kendi rüyalarındaki akçelere bile razı gelmediler.
Seçmen bir tokat attı ki, tekrar rüyaya dalmaları artık çok zor.
Siyasette sahicilik çok önemli. Biraz mizahi, biraz trajik hikâyenin sonuna geldi Altılı Masa.
Kemal Bey'i bundan sonra hangi maceralara sürükleyecekler bilinmez. Ama sanki Kemal Bey uçurumdan ayağı kayarken belediye reislerini de yanında götürecek.
Şimdi geride yaralı bir muhalif kitle var. Yankı odalarında yaşayan ve Erdoğan nefretini bir toplumsal statüye dönüştürenler var. Kendileri dışında herkesi cahil ve sorumsuz düşünen bu kitleyi biz düşünmek zorundayız.
Kemal Bey ve saz arkadaşları siyasetten emekli olup anılarını yazabilirler, peki ya kandırıp oyaladıkları kitleyi kim onaracak. Kocaman yalanlar üzerine inşa edilen bir siyasetin arkasındaki hakikati kim fısıldayacak.